13 Aralık 2012 Perşembe

BİRİ BİR ŞEY 'DEDİ', İÇİME 'KODU'

Bakmayın ara ara insanlara çattığıma... Sanmayın etrafım tilkilerle dolu... Var işte böyleleri de, öyle değil mi?

******

Bir şeyleri konuşabileceğiniz insanlar var, konuşayamayacaklarınız var. 'Bir şeyler' derken, kısaca sevinçler ve üzüntüler...
İyi gün dostları var, kötü gün dostları var... Bunların ikisini de içeren bazı muhterem insanlar var, bunların hiçbirini (yani iyiyi bile) içeremeyen insanlar var... İyi bir haberinizi bile ilk andan paylaşmaktan çekindiğiniz insanlar. Özünde kötülük olmasa da bir şekilde, o insanın sizi, haberinizle birlikte sarıp sarmalamadığını hissedersiniz. Hadi diyelim ki, iyi haberinizi duydu ve aradı. Tebrik, göz aydın vs ... Ama ya bir gün bir kötü haberinizi duyarsa diye korktuğunuz birileri var mı? Benim var.

******

Dedikodu... Lafı evirip çevirip değiştirme... İşine geldiği gibi aktarma... "Otuz iki dişten çıkanı otuz iki ağıza dağıtma"....
Ben bazı kadın tiplerinden korkarım. Eskiden "kadının kadına ettiğini..." derlerdi de, hayatta kabul etmezdim. Erkeklerin de sıkı dedikodu yaptığını, bizzat erkekler de söylemesine rağmen, onlar olayları kadınlarınki gibi kurgusal bir baş yapıta dönüştürmüyorlar. Kadınların bazıları: "Bu dedikodudaki tüm olay ve kişiler gerçektir" cümlesine öyle bir inanıyorlar ki, Hollywood peşlerine düşse yeridir; senaryo üretim makinesi gibi çalışırlar.

Bir zamanlar ben gençken, boş bulunup ya da kendimi bir şekilde tutamayıp bir sıkıntımı anlattığım, "hay dilimi eşek arıları sokaydı da ağzımı açamaz olaydım" dediğim bir dertleşme seansım olmuştu. Bir grup kadındık, ama bir tanemiz "dişi" imiş (Niye dişi? Vamp bir hatun kişi olduğundan hiç değil. Yani olsa vallahi söylerdim. Ama ona 'dişi' dememin nedeni, hani hayvanların da erkek olmayanına denir ya, o yüzden. Çünkü o bir hayvanmış, bilememişim.) Benim derdi alıp, eşine bedavaya satmakla kalmamış, o kendi gibi bir çeşit "dişi" (aslında erkekler için çok daha uygun bir sıfat var ama edeb/iyatıma yakışmaz) olan eşi de sağda solda anlatmaya başlamış.

******

Neyse... Konuların yanlış insanlara anlatılması sonucunda, allanıp pullanıp size geri dönmesi, dönüş yolunda sağa sola peşkeş çekilmesi ve sonunda "Arabesk" filmindeki Müjde Ar gibi delik deşik size ulaşmasında emeği olan herkesi ayakta alkışlayalım. Çünkü suçlu onlar değil, sizsiniz. Zayıf anlarınıza daha bir hâkim olun kardeşim!
Konu sizden bakire olarak çıkar, hayat kadını olarak geri gelir. Siz konuyu, tüm o kırılganlığınızla pamuklara sararsınız, o poposuna kadar yırtmaçlı, göbeğine kadar dekolteli olarak geri gelir. Siz naif bir müsamere sergilersiniz, o bir pavyon revüsü olarak geri gelir. Siz bir kaplumbağa Vosvos anlatırsınız, o size üstü açık bir Corvette olarak geri gelir. Siz çocuksuz gönderirsiniz, o beşiz doğurmuş olarak geri gelir. Siz Külkedisi dersiniz, o sokak kızı İrma anlar. İşte bir konuyu sulu götürüp susuz getirme yeteneğine sahip bazı özel insanlar vardır.

Konu dedikodusal döngüsünü tamamlayıp size hasbelkader geri dönerse, "bu kimin hikâyesi?" diye merak bile edebilirsiniz. Hatta bu kadar özel bir konunun size anlatılmasından rahatsız bile olursunuz. Gözünüz konuyu bir yerden ısırır ama, kulaklarınız inkâr eder. "Yok canım, ne alâka" diyecekken, ayrıntılarda kendinizden tınılar bulursunuz. "Nasıl yani? Ne? Kim anlattı?" diye sorduğunuz aynı kalleş döngünün vatandaşları (ki bunlar o anda dedikoduyu ilk aldıkları kişiye de kalleşlik yapmakla meşguldürler), kaynağın başını anında ele vermekten çekinmezler. Bunları önünüze döken kişiye teşekkür mü etmeli, arkasından terlikle mi kovalamalı, henüz bilen yok. Bu tipleri, "al birinden, vur ötekine" işlemi yapabileceğiniz yumurtalar olarak görmekte fayda var.

Şimdi arkadaş grupları içinde kendilerini idare ediyorum mecburen. Çünkü ben kimseye onun bana yaptığını yapıp, onun bana yaptıklarını anlatmadım. Hâlâ bana yapılmasını istemediğim şekilde davranmamaya çalışıyorum. Ama tabii, enayiliğin de âlemi yok, denecek tavda bir vukuattan mağdur ve musdarip olursam, kim tutar? Kadir İnanır.
(Ay bu olmadı galiba)

3 yorum:

  1. Şu dedikodunun kılık değiştirmesi paragrafında koptum Mügecim bacıcım, Allah senin iyiliğini versin e mi, alem kadınsın vesselam :)
    Hepimiz benzer dertlerden muzdarip oluyoruz zaman zaman ama hiç mi dertleşmeyeceğiz yahu kimseyle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dertleşmez miyiz hiççç!! Tabii ki sıra onlardan bahsetmeye de gelecek bacımm...

      Sil
  2. Merhabalar,

    Dedikodudan uzak günler dilerim.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil

hadi söyleyin bi şeyler :)