12 Aralık 2012 Çarşamba

GÜCÜNÜZE ROT BALANS AYARI

"Bir işi yaptıkça göreviniz olur" gibisinden bir cümle vardır hani... Cümlenin özünde, "bir süre sonra değer bilinmezlikle karşılaşırsınız" anlamı da vardır. Yapılan işler, gösterilen anlayışlar rutine girince, sizden zaten hep beklenir olur, yadırganmaz, takdir cümleleri azalır, yapmazsanız eleştirilirsiniz, yaparsanız değişen bir şey olmaz.

Şimdi ben bu bağlamda başka bir konuya geçiş yapacağım:
"Güçlü kadın" algısı...
Doğası ve ek olarak yaşadıkları gereği dimdik ayakta kalan kadınlar... Daha önce hiç ciddi bir güç gerektiren olayla karşılaşmamış olsa bile, o doğası onu, daha ilk sınavından itibaren yarı yolda bırakmaz. Hatta bu duruşu ve dirayeti onu bile şaşırtabilir. Mücadelesini verdiği olay dahi kısa süreliğine anlamını yitirip, kendindeki bu abideliğe merak ve hayranlıkla bakabilir. Olayın derlenip toparlanması sonrasında, buna tanık olanlardan takdir görmesi kaçınılmazdır. Kendi kendinin sağlamasını yapmış olması, onu gelecekteki mücadelelere donanımlı ve özgüvenli olarak hazır tutar.
Direnç ve baş etme cephanesi doludur. Özlem Tekin'in sesi çınlar kulaklarında: "Dağları deldim tek başıma..."
Bu özgüvende muzaffer bir eda ve ayakta kalmanın haklı gururu vardır. Mahsun Kırmızıgül girer devreye: "Yıkılmadım, ayaktayım..." (Güçlü kadının kararsız müzik zevki; bir rock'çı kadar mücadeleci, bir arabeskçi kadar isyankâr)
İçeriden ve dışarıdan doludizgin bir amigo faaliyeti ile "bir sonraki sorun gelsin de görsün gününü," diye bile beklenebilir (Güçlü kadının mazoşist eğilimleri).
Gel zaman, git zaman (ki ne "gel" demekle gelir, ne "git" demekle de gider; kalleş zaman), hayat bu ya, bir başka sorun kapıyı çalar. Sonra bir başka sorun, daha sonra bir yenisi...
"Bu olmaz,"
"Bu da olmaz,"
"Bu hiç olmaz," deme hakkı yoktur.

Salvolara verdiği cevaplar, gösterdiği tepkiler ve duruşu ile üstesinden geldikçe, zafer çentikleri bir bir atılır duvara. Bilmez ki, her çentikte biraz daha güç kaybındadır. Çevresi zaten hepten bilmez.
"Sen güçlü kadınsın maşallah, bunu da alaşağı edersin alimallah, inşallah, ya Allah!"
Her çentik bir yara izidir içinde... Kavgasını verdikçe, orantı değişir; ters orantı olur: zafer sayısı arttıkça güçte düşme, enerji azalması, tahammül kaybı...


Bunları fark etmesi zaman alabilir. Ama fark edince de şaşırır, anlayamaz.
"Meğer gücümün de bir sınırı varmış," noktasında, bir yandan kalan gücünü idareli kullanmaya niyet ederken, öte yandan bu güç kaybını etrafına belli etmemeye çabalar. Şanına leke sürülsün, itibarına halel gelsin istemez. Güçsüz kalmasına alkış tutacak, pis pis sırıtacak olanlara koz vermek istemez.

Ama ya onun yanında olanlar?
Onları da üzmek istemez belki; açık vermez.

Bilmezler ki;

Kadın ruhu, kadın kırılganlığı denen bir şey vardır.
Beden kasları bir erkekten daha kuvvetli değilse de, ruh kasları sıkı idmanlıdır. Bir erkeğin başına gelse, iki seksen serileceği badireleri tık demeden, hatta tek yaş dökmeden aşmıştır. Ancak yine de yürek bu, pes edebilir, destek arayabilir, yorgunluğu anlaşılsın isteyebilir. O kadın, o âna kadar öyle bir yıkılmamıştır ki, kimsenin aklına onun artık yorgun bir kadın olabileceği gelmez bile. "Ona bir şey olmaz," yargısına alıştırılmışlardır.
Maske sevmeyen, bir şeylerin arkasına saklanmayı istemeyen karakteri daha fazla dayanamaz: "Hayır! Ben yoruldum artık!"
Dinleyeni, anlayanı çıkar mı? Çıkar ama hızla unuturlar. Özgeçmişi sağlam bir kadındır o. Kim bilir belki de, onlara dert olmasın diye, zaten kendi dertleri başlarından aşkın diye ya da o kadına bunu hiç yakıştıramadıkları için unutmayı yeğlerler. Hatta daha da yüklenirler; süngüsünün düşmesine kızarlar.

Anlaşılan odur ki, "tek geldi, tek gidecek".
O diyardan gidilemiyorsa, o deve iyi kötü güdülür.
Terlemeyi göze almak gerekir, girilen her hamamda.
Kaşığı kırdırmamak için pilavı yemek şart olur.
Direnci düşse de, gururu düşmesin ister.

Güçlü kadının bu gücüyle rahat edenler ve huzur bulanlar, onun yerinde siz olsaydınız, nasıl olurdunuz? Aslında bal gibi de biliyorsunuz.
Ve siz güçlü kadınlar, gücünüz göreviniz haline gelmesin. Size sunulan, bahşedilen bu güzel yönünüzün kemirilmesine, israf ve istismar edilmesine izin vermeyin. Bazen zayıflık da bir meziyettir. Bir "Hürrem Sultan" olmak zorunda değilsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

hadi söyleyin bi şeyler :)