5 Kasım 2012 Pazartesi

SEVGİ MOTİVATÖRLERİ

"Diş İle Düş Arasında"yı veya geçmiş yıllarda yazdığım bazı yazılarımı okuyanlar bilir; benim yeni isim tamlamaları ve bunlara kısaltma yapmak gibi bir huyum vardır. Bu yazımda da Kristof Kolomb'luğunu yaptığım taze bir keşfim ve kısaltmam var. "Sevgi Motivatörü", ve kısaca SM...

"Hiç seveceğim yoktu," dediğiniz zamanlarda kendini sevdiren insanlar vardır. Kendilerini sadece sevdirmekle kalmazlar, çook sevdirirler.

AMA;
En başlarda önyargılı ya da önyargısız olarak onları sevmeye direnebilirsiniz. "Ne gerek var şimdi?" gibisinden azcık zor gelir, yeni bir insanı sevmek. "Var olan sevdiklerim neme yetmiyor canııım?" diyen tembelleşmiş sevgi alıcılarınız, bu sevgi sinyalleriyle bağlantı kurmaya ayak direr ("Sevgi Metabolizmasına Nörolojik Yaklaşım" isimli tezden alıntı. Tezi yazanlar: İsviçreli Sevgi-bilimciler). Ama 'Sevgi Motivatörü-SM' dediğim bu nadide insanlar, dize vurulan muayene çekici etkisi yaparlar. Öylece kendi halinde duran dize çekicini vurunca, zıp diye ileri fırlayan ayak gibi olursunuz.

Bu da yetmez.
SM'ler, kendi motivasyonlarını aslında sizden alırlar. Yani onu da gaza getiren sizsinizdir. Sizi seven, sizin de onu sevmenizi isteyen bir sevgisel reaksiyon zincirinin bir halkası siz, diğeri odur. Bir nevi kısırdöngü; pardon doğurgan döngü.
"Yok anam, benim karnım (ki bu aslında kalptir) yeni sevgiye tok. Başka sevgilerim var benim evde. Ve fakat bazı başka sevgiler karnımda (hâlâ kalp) gaz yaptı önceden. O yüzden de diyete girdim. Geçmişte hazmımı zorlaştıran, kabız eden, hatta hemoroid etkisi yapmış acılı sevgiler yüzünden, yoğurdu (ki bu aslında sevgidir. Metaforumu yiyeyim) sadece üflüyorum, yemeğe girişmiyorum (buradaki teşbihleri açmaya ne hacet... nasılsa hata olmaz)" demenizi hiiiç dinlemezler. Ama siz gene de deyin, içinizde kalmasın.

Bu SM'lerin en belirgin özelliği inatçı olmalarıdır. Ayrıca sizi kendilerine yakın bulmalarının ve sevmelerinin nedeni, sizin onlara daha önceki sevgisizliklerini hatırlatmanızdır. Kötü anlamda değiil!! Siz onlara öyle iyi gelmişsinizdir ki, geçmişteki sevgisizliklerini, benzincilerin cam silmesi gibi gıcır gıcır temizler, bir nebze unutturursunuz. Tümüyle unutamazlar yine de. Çünkü unuturlarsa, sizi sevmekten ve sizin de onu sevmenizi istemekten vazgeçebilirler. Onlar geçmişten beslenirler.

Benzer bir mantıkla, siz tersini yapabilirsiniz: aynı kötü beslenme yüzünden bu yeni sevgiye red veya veto hakkınızı kullanabilirsiniz. İstediğiniz kadar: "Dilimde (bu da kalp) mazi sevgisizliklerinin ve yediğim kazıkların acısı var hâlâ" deyin. SM'ler, o acıları tatlıya dönüştürmeye talip olacak kadar enerji doludurlar. Soğumuş elinizi ısıtmaya, titreyen kalbinizi sakinleştirmeye, kaçırdığınzı gözlerinizi yakalamaya, zilleri susmuş eteklerinize yeni ziller takmaya, üzerinizden geçmiş silindiri patlatmaya, daralmış ciğerlerinize nefes vermeye ve kararmış ruhunuzu aydınlatmaya gönüllüdürler. Tüm bu hayırlı işleri sadece sizin hayrınıza yapmazlar elbet (bunu yapacak tek varlık annelerdir ayrıca). Yani bu işte hafiiif bir bencillik de vardır. Yani bir SM size bunları sunmaya hazırken, onun içtenliğinden şüphe etmeyin ama o aynı zamanda kendi acı ve kazıklarının da Telafi-Tamir-Tedavisi peşindedir (3T Kuralı). Ona göre sizin gibi birini bulmak için Sabırla beklediği Son, tam bir Selamettir (3S Kuralı).

Bir ona, bir de sunduğu sevgi tepsisine bakarsınız. Zaten yelkenlerinizin suya yaklaştığını da fark etmişsinizdir bir süredir. Önceki sevgi seanslarında aklınızın su seviyesine ermişliği ile, sıfır olan rakımınız gittikçe yükselir. Bulut seviyesi rakımlara ulaşırsınız. Sizde kendinizin göremediği ama SM'lerin yakaladıkları güzelliği, size aynen ve daha fazlasıyla öyle bir geri döndürürler ki, hem onu hem kendinizi seversiniz. Az kâr mı??

Hııııı... O zaman bırakın dağınık kalsın. Geçmişte kurtlanmış olan elmayı sevmekten vazgeçeli beri, elmadan soğumuş olsanız da... Bu elma sizi seviyor. O zaman siz de sevin bu elmayı da, Nazım da yattığı yerde sevinsin. Her ne kadar dizelerini tepetaklak ettimse de...

Sizin hiç bir SM'niz oldu mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

hadi söyleyin bi şeyler :)