25 Mart 2015 Çarşamba

İZMİR-İSTANBUL-İZMİR tefrika no.1

İzmir’den İstanbul’a gitmem gerekti acilen ve başıma şunlar geldi:

1- Ev-Havaş arası taksi: Çok kısa bir mesafe olmasına rağmen valizle yürümek zor diye taksiye bindim. Şoför no.1, mesafe yakın olmasına rağmen ve acelem olmadığı halde ben servisi kaçırmayayım diye en kısa yoldan hızla beni ulaştırmakla kalmadı. "İyi yolculuklar" diledi, valizimi indirdi bindirdi. Arkamdan bir su dökmediği kaldı (Bu suyun küçük su ile alakası yoktur. Benden sonra döktüyse de beni ilgilendirmez). Çok yaşa e mi sevgili şoför
2- İstanbul'daki Havataş'tan inince bindiğim taksi: Her zamanki gibi "ya fazla dolaştırıp, beni kandırırsa" korkusuyla, ortalıktaki bıçkın değnekçinin, karşı koyamadığım, ona koysam başkasına nasılsa yakalanacağım teslimiyetiyle, bir taksiye bindim. Şoför no.2, her zamanki gibi hangi yolu tercih edeceğimi sordu; çünkü her zamanki gibi "bilmem ne yolu çok sıkışık"tı. Ben her zamanki gibi, "ya acaba alternatif yol hangisidir ki? ben sadece bu yolu biliyorum, aha gene kafalanıcam" paranoyalarına daha fazla dayanamayıp, "bak kardeşim bu İstanbul'un şoförleri beni büyük oranda hep kandırdı, bu defa ifşa ediyorum ki, ben buralı değilim, vicdanına bırakıyorum. Beni en kısa zamanda Akmerkez'in oralara götürürsen sevinirim" demek zorunda hissettim. "Aa öyle mi yaptılar?" dedikten sonrasında, adamla öyle güzel muhabbet ettik ki, şeytanın bacağını kırdığıma inanmalara doyamadım. Hayattan, çocuklardan, İstanbul'dan, İzmir'den, sigara yerine alkolün daha az zararlı olduğundan (ne alakaysa), araba kullanıyorsam hadi şimdi benim direksiyona geçmemden, yeni açılan bir takım AVM'lerden vs vs sohbetin dibine vurduk. Müziğin sesini açıp neşelenmemi sağlamaya çalışması da cabasıydı. İbo çalıyordu ve biz onun ameliyat sonrası hala uyutuluyor olmasını bile irdeledik. Gideceğim yere vardığımda, valizimi indirdi, iyi vakit geçirmemi diledi ve elimi sıktı. Allaam bu nasıl bir İstanbul şoförüydü!! Mutluluktan zıp zıp idim. Ne zamana kadar? Kızıma adamın seçtiği güzergahı ve ödediğim parayı söyleyene kadar. Allah seni bildiği gibi yapsın kalleş şoför
3- Meslek yemeğine gidiş ve dönüş güzergâhını gayet güzel öğrendiğim için, ruhunu/duygularını/nezaketini zaten aldırmış olan şoför no.3 ve no.4 ile iletişime pek geçmedik. 
4- Son gün çocuklarımla son kez buluştum. Şahane geçen zamanımızın sonunda benim Taksim'deki servise yetişmem için bolca zaman hesabı yapmamıza karşın, sahil trafiğinin ayvayı yemişliği yüzünden Rumelihisarı'ndan Taksim'e gidecek taksi bulamamak, ya da bulduğumuz tek taksinin de bizi almaması ile sohbete geçme şansım olamayan şoför no. 5, sana sesleniyorum!: Allah seni de bildiği gibi yapsın!
Bu mesafeyi "yok ya açılır yol" şeklindeki saçma, gereksiz ve fazla naif düşüncelerle ve derin nefesler alarak, yaklaşık 1.5 saatte katettim. Taksim'de indiğim yerden itibaren, servise kadar elimde iteklemekten helak olmuş valizimle bir sprinter gibi uçarak koşmaya başladım. O arada Gezi Parkı'ndan (!) geçerken, benim çektiğim ne ki, diyerek sakinlemeye çalıştım. Servisin kalkmasına 2 dakika kalmıştı. Şoför no.6 ile tanışmam o anda oldu. Adama resmen, benim nefesim sakinleşmeden otobüse binmeyeceğimi ve acele etmemesini söyledim mi, söyledimDinledi mi, dinledi.

Servis ve uçak maceramı bir sonraki tefrikamda yazacağım. Çok uzatmayayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

hadi söyleyin bi şeyler :)