12 Ocak 2013 Cumartesi

YILBAŞI out, GÜNBAŞI in



Yeni yıl dilekleri, yeni yılda yapılacakların planları, geçen yılın muhasebeleri, artılar, eksiler vs… Genelde yazılı ve sosyal medya yoluyla artık daha fazla tanık olduğumuz bu listelemelere alıştık. “Geçen yıl şunu şöyle yaptım ve iyi olmadı. O zaman yeni yılda böyle yapayım,” tarzı kendine söz vermeler, pişmanlıklar ya da dersini almalar silsilesi… Hayat ticari bir müessese mi ki, yılsonu hesap dökümleri ve yeni yıla dair hedef planları yapılsın? Oldu olacak bir de eldeki malların depodaki sayımını yapalım. Bir kâr zarar hesaplarının yapılmadığı ve Excell’de bilânço çizelgelerinin hazırlanmadığı kalıyor. Dergiler deseniz, aynen “yaz öncesi fit olma tüyoları” hakkındaki temcitlerini, bu konuda da yapmaktan asla geri durmuyorlar. Valla bunlar artık saçma geliyor bana.

Niye? Çünkü sıradan bir gün değişiminin yeni bir yıla dönüşüyor olmasıyla, bana yepyeni bir boyut açacağına inanmıyorum. O mantıkla bakınca her gün yeni bir yıla girmek gibi benim için. Geride bıraktığım gün ve önümdeki gün ile yeni yıla girmek arasında fark yok benim için. Mutluluğuyla, hüznüyle, öfkesi ya da sevinciyle, bana bir şey öğretiyorsa, yıl değişiminde tüm hesapları sıkıştırmanın âlemi yok. Galiba bana her gün yılbaşı... Ya da günbaşı... Ay’ı bu işe karıştırmayalım lütfen :)



31 Aralık’tan 1 Ocak’a geçiş ile ne kafa yapım ne de karakterim bir anda değişim gösterecektir. Bu değişimi yeni bir yıla girerken yapmaya konuşlanmak, koskoca yılı atıl bırakmak gibi geliyor. Ha tabii ki, yapılan hatalardan bir çıkarım yapmak gerekir ama o hatayı geçmiş yılın sırtına yüklemenin de gereği yok. Temiz bir sayfa açmanın, güzellikleri tekrara odaklanmanın/ kötüleri kenara koymanın tek yolu yeni bir yıla giriş olamaz ki. Yıllar geçer gider ama her günün nasıl geçtiğine bakarak, yılları geçirmek daha kazançlı değil mi? Her gece yattığınız yerde alacağınız bir Z raporu sizi yormasın, hadi olmadı haftalık olarak geriye dönüp bir bakmak. Her şeyin sonucunu bir günde ya da bir haftada da alamayız, onları zamana yayalım. Bu yüzden bir kontrol delisi olun da demiyorum. Yeni bir yıla girerken, eski yılın bal kabağı arabasından bir gecede kurtulma beklentileriyle donanmak, fazla masalperest bir yaklaşım.

Yine de şöyle düşünülmesine itirazım yok: “Bu yıl şunlarla çok mutlu oldum ya da şunlardan dolayı üzüldüm.” Sadece, yaşanmış olanı anmak yani… O tek geceye bu kadar anlam bombardımanı ve sanki sihirli bir değnekle o gece her şey değişecekmiş gibi bir de vur patlasın çal oynasın yapılması da cabası… Eskiden severdik o ayrı.

Geçtiğimiz yıl içinde kişisel ve ailesel anlamda çok güzel şeyler yaşadım. Bunları yaşarken yenileri de eklensin diye umudumu ve hedeflerimi daha o zaman yeşertmeye başladım. Üzüldüğüm şeylere, elimden geliyorsa anında müdahale ettim; gelemiyorsa ve öğrenmem gereken bir şey varsa onu kulağıma küpe ettim ve kendi haline bıraktım. Elden gelmeyen şeyler için şikâyet etmeyi de bıraktım hanidir. Şikâyet etmenin ve olumsuzlukları, kafanın içinde dahi olsa, hatırlamanın enerji tüketen didiklemesinden kurtulmaya çalıştım. Bunların hiçbirini yeni bir yıla ait “yapılacaklar listeme” yazmadım. Değerleri sığ, çapları dar ve fikirleri sıradan insanların, değer bilmezliklerine takılmayı da bıraktım son yıllarda. Bunu bana öğretenlerin kendilerini sildim, öğrettiklerinin altını çizdim. Ömrü yıl be yıl düşünerek yaşamayı değil, anbean düşünerek, kasmadan ama kimseye de yedirmeden yaşamaya çalışıyorum.

Her şeye rağmen umuda olan ihtiyacımız kaçınılmaz. Umutları gerçekçi isteklerle doğurmak, beslemek ve büyütmek, yaşama asılma gücünü kaybetmemiş her insana gerekli. Umudunu kaybetmiş olmaktansa, ille de “yeni yıla hedefli umutlar”la güç bulacaksanız, sizden kıymetli mi, yapın bilânçoları gitsin. Ben de kim oluyorum… Tek dileğim sadece yeni yılda değil, her daim beden ve ruh sağlığı, mutluluk ve huzur eksik olmasın hayatımızdan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

hadi söyleyin bi şeyler :)