8 Ağustos 2011 Pazartesi

KARNIM DOYMASA DA OLUR, YETER Kİ RUHUM DOYSUN


Neredeydim, n'apıyordum vs.lere pek giresim yok.. Meşguldüm ama mutluydum :) Blog'a yazayım dediğim şeyleri "hişşşt dur biraz daha bekle" diyerek itip kaktım; şimdi de onlar neydi unuttum, iyi mi... "Nasılsa daha yazamayacağım, vaktim yok" deyip köpek çekmişim, çekmez olaydım. Güzeldi de aklıma gelenler. Aklımda tek kalan bu, kalmaz olaydı. "Şimdi aklında başka şeyler var, onlara odaklan. Ha bu arada da patlıcan közlensin, çamaşırlar makinede döne dursun" dedim durdum, demez olaydım. O başka şeyler şimdi rölantiye girince, kaldım mı dımdızlak. "Kalmaz olaydım" diyemeyeceğim, çünkü henüz o süreç bitmedi. Biraz zaman geçsin, söz size, onu da diyeceğim. Ama nankörlüğün âlemi yok, diyorum ya meşguldüm ama mutluydum. "Olmaz olaydım" da demiyorum; denmez yahu.

Konu değişsin hemen.
İnsan mutfağı, yemeyi, yedirmeyi sevmeyince ne yapsa beğenmiyor, yeterli gelmiyor (o insan=ben). İçimdeki hisleri ben biliyorum ya, sanıyorum ki herkes biliyor. "Zaten sevmiyorsun, bak yemek kötü olmuş" ya da "bu kadarcık mı yaptın?" diyeceklermiş gibi geliyor. Ciddi bir özgüven sorunu yani. Öte yandan bu cümleleri sarfeden de çıkmıyor. O zaman da kibarlıklarından etmiyorlar, diye bir vesvese hali tepemden aşağı iniyor. Sanıyorum ki benden başka herkes mutfakta muhteşem. Şimdi aslında bana göre yaptıklarım kötü değil; sadece abartmayı sevmiyorum. Yemeğe misafir geleceğinde aklıma hep gayet sağlıklı yemekler geliyor. Başkalarının yaptığı gibi bin çeşit ve ağır yemekler yapmanın anlamsızlığına takılıyorum. Çünkü bana göre misafirliğin asıl özünde "ne güzel oldu bir araya geldik" olmalı ve muhabbete doyum olmamalı. İllede her saniye yiyilip içilmemeli. Mideler değil, ruhlar doymalı tıka basa. Üzerine soda içilmemeli, sadece çok mutlu olunmalı. Son ağırladığım arkadaş grubuna hazırlanırken de, sonrasında da değişmedi bu fikrim ve hissim.

Ne bana yardım eden bir yardımcım, ne kap kap destek çıkan annem (aslında çıkardı ama yaşlandı azizim), ne de hazır almaya izin veren bir Müge var benim cephede. Ama onlarda hepsi vardı (onlar=daha önce yemeğe davet eden arkadaşlarım). Haksızlık! E tabii serde kendini bu yaşında bile kanıtlamaya çalışan bir insan var ya burada (o insan=ben)... Ağdalı sofraları sevmememi tembellik etme meyilime yormasınlar diye bir çabadır gidiyor. Altta kalmamak ile abartmamak arasında helâk oluyorum.
Yemeğe gittiğimiz evlerde ev sahibesinin durmaksızın hizmette olmasına kahroluyorum. Masterchef ile Yemekteyiz arası bir  yarışmacı ruhu... "Bize geldiklerinde ben nasıl altından kalkarım, böyle bir sofranın" korkusu oldukça az bende. Ama abi nedir o çerkez gelini gibi neredeyse hiç oturmadan servise amade olmak hali! Diyorum ya, bir araya gelmenin amacı bu değil, bence. Ben bize misafir geldiğinde her şeyi bir anda sofraya koyarım, sıcak hariç; ki ben de muhabbetin tadına varayım diye. O âna kadar deliler gibi koştururum, her şeyi bitirip huzura ererim. Zaten zor toplanılıyor, herkes meşgul. Ama başkaları süüüürekli yeni bir şey çıkarıp durur.
Bir de ben çok çabuk doyan biri olarak, kimselerin benim gibi olmadığını, bir türlü onları doyuramayacağımı falan sanırım. Yahu bir de hepimiz elliye ya merdiven dayamışız, ya da o basamaklar bitmiş; ne diye hâlâ kolesterolü, tansiyonu, nabzı, kiloyu fiştekleyecek yiyeceklere gark olunur ki...

Yok anacım, bitmez benim lafım. Yaptığım dokuz çeşit soğukla ve bir çeşit sıcakla doymuyorlarsa havlu atıyorum. "Doymadık" diyen çıkmıyor, çıkmadı, çıkıyorsa da, çıkışta sarımsaklı yoğurtlu semer dağıtırım artık. Halbuki bir balık, bir salata neyimize yetmez...

Türk insanı yemeyi seviyor. Ben Türk değil miyim acaba?

16 yorum:

  1. şükür kavuşturana, ciddi ciddi özlemişim

    YanıtlaSil
  2. ben de..
    sağol Toprak :)

    YanıtlaSil
  3. Müge' cim hoşgeldin nihayet buradasın..gitme sen emi..;)

    YanıtlaSil
  4. dokuz çeşit soğuk mu? N'aptın sen yahu ! mide spazmı çekecek millet..:)) hamarat seni..seni..;))

    YanıtlaSil
  5. Zaten Türk'e de benzemiyorsun, şüphelendim bak şimdi:) Türk dediğin en az 7 en fazla 107 çeşit attırır sofraya. Hem ben size gelince çerkez tavuğu, içli köfte, pambık gibi su böreeesi, kuzu dolması, dilberdudağı tatlısı ve demirhindi şerbeti isterim. Zeytinyağlılardan birkaç çeşit olursa da hayır demem. Verdiğim 20 kiloyu hızla geri almam gerekiyor eşin dostun yardımına ihtiyacım var:)
    Geyik bi yana hoşgeldin be bacım, nasıl özledik seni yahu, bi daha böyle uzun uzun gitme. Şükür kavuşturana...

    YanıtlaSil
  6. ya işte ben de onu diyorum ya... yetişeyim millete diye beni de sapıttırdılar.. :)))

    insanlar öyle çok şey yapıyor ki, 9 çeşit bile az geldi bana :(((

    YanıtlaSil
  7. Bacıcımm... şahane kilo verdin, acayip hoş oldun.. sakın benden yardım isteme.. geri aldırtmam sana onları..

    YanıtlaSil
  8. Ben de geçenlerde ilk defa iftar yemeği verdim, ya herkes mutfaktaydı ya da sohbette en iyisi.
    Not: ilk olduğu için mi acaba :)
    Bu arada başlık harika tüm yazını anlatıyor, öyle de olmalı bence.

    YanıtlaSil
  9. Çok tatlısın:))

    Hoşgeldin ve sevgiler...

    Nur

    YanıtlaSil
  10. Hatırlar mısın bir zamanlar bir söylem vardı: "Bir Türk'ün yediği ile 6 Japon doyar "diye. Bunu bizzat bir Japona sormuştum ; "6 değil ama 3 Japon doyar" demişti. Anla artık halimizi:)))
    Bu arada Müge'cim arayı fazla açma bence; özledim yazılarını okumayı:)

    YanıtlaSil
  11. Fundacım geçmiş olsun :) Şeytanın bacağını kırmışsın.
    Sağolasın ;)

    YanıtlaSil
  12. Nur hanımcım çok teşekkür ederim. Hoşbuldummm!! size de sevgiler :)

    YanıtlaSil
  13. Özlemcim, Japon muhabbetini bilmiyorum ama doğru söylenmiş. Sayende ben de bir Japon muyum acaba diye olaya açıklık getirdin :))) Evet evet ben Türk değil, bir çekik gözlüyüm sanırım.. :))))

    YanıtlaSil
  14. iyiyim iyiyim canım.. sorun yok.. sağolasın!! :)

    YanıtlaSil
  15. 9 çeşit mi !!! Hatta sıcakla 10....sen yine az yazmışsın. Bu kadar çeşit üzerine kitap bile yazılır yahu :) hatta birilerinin gelip 10 çeşidin kitabınıu yazması bile uygun olur

    YanıtlaSil

hadi söyleyin bi şeyler :)