9 Ağustos 2011 Salı

İTİRAF

Anladım ki, anlamak yetmiyor. Yaşamak lazımmış. Başa gelmeyince işin bendeki vahametini fark etmek imkansızmış. Hariçten gazel okumak safsataymış. Meğerse atıp tutuyor, ahkâm kesiyormuşum. Bir şekilde seviyorum sanmıştım. Zarar gelmez diye düşünmüştüm. Korkmanın âlemi yok zannediyordum. Birbirimize zarar vermedikçe mesafeli de dursak bir arada yaşar gideriz, diyordum. Bunca seveni varken benimle ne alıp veremediği olur ki, diyordum. Nasıl da aldanmışım...

Bir akşam bakkala gitmem gerekti. Bisiklete atladım. On metre falan sonra karşıma çıktı. Nasıl bağırıyor, nasıl hiddetli! Hişştt sakin ol, dedim. Tınlamadı bile, bas bas bağırıyor. İyi de ben n'aptım sana, diyorum içimden ama korktuğumu da belli etmiyorum. Hesapta benim kötü bir niyetim olmadığını anlamasını bekliyorum. Alt tarafı bakkala gidiyorum; ona karşı bir tavrım yok ki. Ha tamam çok fazla iletişimde de değiliz, ama durduk yere bu feveran niye? Bastım pedala, hızla uzaklaştım. Allah'tan koşmadı, yetişmek istemedi arkamdan. Derin bir ohh çektim. İçim rahatladı. Atlattım, dedim.
Ne mümkün! Dönüşte bu defa yanında bir tanesi daha. Birlikte bağırdıkları yetmiyormuş gibi, ben yol aldıkça dibimde koşuyorlar. Aha işte o anda korktuğumu anladılar ve sanki pis bir zevk aldılar bundan. Ya da bana öyle geldi. Bacağımı yakaladı yakalayacak, diye düşünürken, aynı anda da kendimi hastanede acil serviste hayal etmeye başladım. Hani hayatım film şeridi oldu, gözümün önünden geçti, denir ya... Bende tersi oldu: geçmiş değil, gelecek gözümün önünde filmden de gerçek olarak akıp gitmeye başladı. Alacağım hasarla aylarca, belki de ömür boyu nasıl da debeleneceğimi düşünür oldum. Aynı anda da "hişşştt, git rahat bırak beni" diyorum. Sonradan hatırladım bunu. Ben de bağırmaya başladım.
Bahçe kapısından girdiğim gibi sustular. Gürültüye bir komşum çıktı, ki bu hanımla araları çok iyi. "N'oldu Müge?" derken sesindeki suçluluğu hissedebilmeme şaşırıyorum, çünkü o sırada yüreğim değil ağzımda, ağzımdan da dışarı fırlamış elime düşmütü sanki. İlk saniyelerde sesim çıkmadı, çıkamadı. Ya da bana öyle geldi. Çünkü kalbimden ayrı, akciğerlerim de bir yerlere kaçmış da, nefesi alacak verecek organ kalmamıştı. Herhalde kalbimden kalan boşluğa seğirtmişti. Vardı bir anormallik ya çözemedim o an.

"Evcil mi, sokak köpeği mi olduğunu bir türlü çözemeyen bu köpekler bir gün birimize bir zarar verecekler ama bakalım ne zaman? Ben ne ilkim, ne de son bu şekilde rahatsız edilen! Kaçıncı vaka bu!!" diye çemkirirken sesimi tanıyamıyordum. Korkmakla sinirlenmek, kalbin atmazlığıyla ciğersiz kalmak arasında kararsız kalan bünyem, almış başını gidiyordu. "O an ağzımdan çıkanı kulağım duymadı" denen şey bana da olmuştu. Bu bir güç gösterisi değildi; çünkü kontrolsuz güce güç denmiyordu. Komşum tırsmış ve suçlu  bir halde sesini çıkaramadan evine geri girdi. Ben de bizim eve girdim; o an yapılacak en iyi şey oydu. O günlerde annemin bizde kalıyor olması çok iyi olmuştu; çünkü olayın üzerine bana hemen bir bardak su verdi. O olmasa kim akıl ederdi ki bunu... Damağımı da kaldırsa iyiydi ama telaştan akıl edemedik. Bir dahaki sefere unutmamalı bunu.

Evet itiraf ediyorum: Ben köpeklerden korkarım. Bazıları uzaktan çoook tatlı görünüyorlar ama çocukluğuma dair çok korktuğum bir başka köpek anım da olunca (gene kovalanmıştım hunharca), ömrü billah fobik yaşadım. Çocuklarım büyürken kendime hâkim olma rolleri kesip, onların da ürkek olmamasını sağlamaya çalıştıysam da, bu son olayla tüm planlarım fosladı, beş paralık oldum. Yalandan sevecenlik gösterilerim yatsıyı çoktan geçti (e bayağı bir zamandır durumu iyi idare etmiştim ne de olsa).
Halbuki çaba da harcadım korkmamak için.. Çivi çiviyi söker ya da korkunun üzerine git, diyerek bir takım girişimlerim de olmuştu: Çok eskiden: internet memlekete ilk geldiği yıllarda, güvenlik önlemi babındaki "gizli soru ve sorunun cevabı" diye sorulan yerlerde hep, "ilk köpeğinizin adı" sorusunu seçer, cevap olarak da "Bobi" yazardım. Bankalarda annemin kızlık soyadını sorduklarında "Bobi" derdim. Daha ne yapsaydım artık??

Komşumuz, siteye sardırdığı bu zavallı, bakıma muhtaç ama bir türlü ehlileşemeyen, koku alma sorunlarının olduğunu düşündüğüm (çünkü 2 senedir hiçbirimizi tanımıyorlar) dört köpeği, o anda boş olan evlerin balkonlarında beslemeye ve bağlamaya başladı. Bu yüzden boş evlerin sahiplerinin bahçelerindeki çiçekler talan olmakla kalmayıp, 'bizlere ömür' oldular. İnsanlar evlerine gelmeden, bahçıvan tutup, yeniden çiçekler diktirdi. Yani komşumuz çok doğa sever bir teyze. Ama insanlarla geçinemiyor n'aapsın... Sitede kavga etmediği pek kimse kalmamış, diyorlar. Neyse konumuz bu değil. Hatta asıl konumuz da bitsin artık.
Tüm köpek dostlarını ve gerçekten dost olan tüm köpekleri tenzi eder, bir sonraki hayvanlı yazıyı bekleyin, derim ;)

16 yorum:

  1. İyi kurtarmışsın paçayı :)
    Geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
  2. köpek mi :)) allaha yakın bana uzak olsun, kedi iyidir kedi

    YanıtlaSil
  3. geçmiş olsun ya:(( birde hoş geldin, sefa getirdin:)

    YanıtlaSil
  4. kedi, köpek ve bilimum hayvanlar ben hepsinden korkuyorum..öyle gizli de değil bangır bangır ve çocukları da korkak yaptım benim kadar olmasalar da o yüzden bu itiraf benimle çok örtüştü..ama yazıya dökülüşü çok keyifliydi ne yalan söyleyeyim..
    sevgiler..

    YanıtlaSil
  5. Lütfi Bey, gerçekten ucuz atladı.. :)

    YanıtlaSil
  6. Toprak, sen bir kedi seversin biliyorum. Ama galiba o konuda anlaşamayacağım seninle :) her şeye rağmen bana hâlâ köpekler daha sevimli ve samimi geliyorlar.

    YanıtlaSil
  7. Herbirenk, hayırdır yazılışını değiştirmişsin :))

    sağolasın :)

    YanıtlaSil
  8. Emine Hanım sağolun.. beni anladığınıza sevindim ama bizimki zor bir hayat.. Karşıdan köpek ya da köpekli birinin geldiğini görünce kaldırım değiştiren biriyim ben :((

    YanıtlaSil
  9. şimdi biraz daha rahat olsam da köpekten korkanlardan biri de benim:(

    YanıtlaSil
  10. heheheheh bu köpekler sana bişicik yapamaz, sendeki damarı bilmiyor onlar.. ;))
    geçmiş olsun Mügecim..

    YanıtlaSil
  11. Müge, kesinlikle bacıyız biz anacım. Aynı şeyleri yaşar, aynı korkuyu duyar, aynı hisleri duyardım. Ödüm kopuyor resmen en uyuz itten bile. O uyuz itlerde de nasıl bir anlama yeteneği varsa çıtırtıdan korkanı bana dişlerini gösteriyor. Geçmişte bir maceram da yok (varsa da hafızam derinlere gömmüş) ama korkulu rüyam resmen. Sokakta yanımdan geçse tüylerim havaya kalkıyor. Aslında pekçoğu şirin sevmek istiyorum ama ııh. "Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli" şarkısını çığırmaya başlıyorum. Ne yapsak birlikte terapiye mi gitsek ki:)) Geçmiş olsun bacıcım, komşuna da hasseten selamlarımı(!) ilet:)

    YanıtlaSil
  12. Müge bence sen onlara birer porsiyon köfte ver. Belediye köftesi... Köpeklerden aşırı derecede korkmanın sonucunda böyle nefrete varan hain şeyler aklıma gelebiliyor. Ben kötü biriyim sanırımmmmm :(

    YanıtlaSil
  13. Müge' cim ucuz atlatmışsın neyseki..bilirsin korku,heyecan ayak bileklerimiz çevresinde değişik bir koku algılatırmış onlara o yüzden daha çok saldırırlarmış..
    annecinin su vermesi kımı çok hoşuma gitti..annelerin sıcacık yüreğini bir çırpıda geçivermişsin..
    kendimiz anne olsak bile annelerimimzin yanında bizde bir yavru oluyoruz di mi?

    YanıtlaSil
  14. değiştirdim çünkü bazı blogerler beni erbirenk zannediyorlardı:))

    YanıtlaSil
  15. Büyük kızım sokak köpeklerini görünce canım canım diye üstüne koşar...Küçük ise aman aman diye karşı caddeye geçer.

    YanıtlaSil
  16. korkuyu yenmek için üzerine git derler ama ya "korku" da aynı anda karşıdan koşa koşa üzerine geliyorsa ne olacak ??? ya hastanelik olunacak ya da bazı korkulardan kaçmanın en iyi yöntem olduğu literatüre girecek :)) bu arada annenin kızlık soyadını bobi vermen de klasiklere girecek kıymette hani :)

    YanıtlaSil

hadi söyleyin bi şeyler :)