17 Ağustos 2011 Çarşamba

"E VALLAHİ PES ARTIK" diyenler parmak kaldırsın...

Ergenlerin cep telefonuna nasıl da yapışık yaşadıklarını, o telefondan çıkan mesaj seslerinin durmak bilmediğini çoğumuz biliyoruz. Bizim evde de iki tane ergen olduğu düşünülürse, evdeki radyasyon trafiği tahmin edilebilir. Ha evet insanın bazen ya durumu uygun olmuyor, ya da konuşası gelmiyor, veya karşıdaki uygun değilse, mesaj kaçınılmaz oluyor. Ama bu ergen milleti konuşarak birkaç dakikada çözülecek muhabbeti en az on mesaj yazarak çözmeye kalkınca, evin içinde sürekli mesaj sesleri konser veriyor. Konser diyorum çünkü seslerin de inanılmaz çeşitliliği var. Benim büyük boy ergenin yaz boyunca kullandığı ses bir kedi miyavlamasıydı. İlk duyduğumda kulakları dikip "hayırdır?" dediğimi bence artık herkes tahmin edebiliyor :))

Gündüz yemekleri yapıp bitirmiş, pilavı yemeğe yakın bir zamanda yapmaya niyetlenmiştim. Akşamüstü tereyağında şehriyeleri kavurmaya başlamış, yayılan mis kokuyla çocukluğuma geri dönmemiştim :)) Çünkü çocukluğuma geri dönebilmemin yolu kuyruk yağı kokusudur. Bunu kendime dert etmeyip, çocuklarımın ileride çocukluklarına geri dönmelerini sağlayacak kokular oluşturmaya çalışıyordum. Amma velakin o sırada evde ikisi de yoktu, fakat elleri kulaktaydı. E hadi neyse, bir dahaki pilav olayında evde zaptederim onları deyip, haşlanmış pirinçleri sudan geçirmek üzere lavaboya yöneldim. O sırada bizim malum kedi sesi duyuldu. Sen ben bi sevin bi sevin! Yaşasın en azından abi ergen koku hafızası olayına yetişti, dedim. Gözüm ön kapıya gitti (korkmayın ağır çekim yapmayacağım; iyi gelmiyor zira). Kimse yok. Bir daha, bir daha miyavlama. Ama bu miyavlamanın diksiyonu çok iyi! Yani baya baya miyav diyor yahu. Biliyor işi yani. Alışkın. Mesajdaki gibi sonuna doğru detone olmuyor, notalara iyi basıyor, yolu açık olsun.... derkennn...
Ağır çekimde yazmamak için kendimi zor tutuyorum, çünkü bu âna çok yakışacak. Yok yok yapmayacağım.
Arkama döndüm. Merdivenin son basamaklarını can havliyle inmekte olan bir kedi gördüm; bildiğin tekir (Tweety'nin kulakları çınlasın. Şimdi onu daha iyi anlıyorum). Yemişim pirinci dercesine elimden bıraktığım gibi mutfaktan fırladım.
Kedi eve sıkışıp kaldığının farkında ve çıkmak istiyor. E iyi de ne diye girdin kardeşim, madem çıkasın vardı? diye sormazlar mı kediye... Gitti ön kapının sinekliğinin dibinde resmen "lütfen aç da çıkayım" mealinde miyavlıyor. "Canım kedi, tatlı kedi, ne diye içeri giren kedi... Bak benim bu yaz kötü hayvansal anılarım oldu, artık senden bile ürküyorum. Yanına kadar gelip o kapıyı açamam ki ben. Ya kan emen bir köpeksen?" (Önceki iki hayvan hikayesinin çarpıcı karışımı diye buna denir herhalde). Allah'ım illede o kapıdan çıkmak istiyor ama ben yanına gidemiyorum. Arka kapıya gidip, sinekliğini açtım, kapının dışında kendimce sevimli olarak, "gel pisi pisi, gel pisi pisi" diye sürünüyorum. Bildiğim tek kedice, bu cümleden ibaret. Ama o türkçe bilmiyor (gel pisi pisi, hangi dilden sayılıyor bu durumda??) Daha sevimli olup parmaklarımla mizanseni destekleyip, gel pisi pisi hareketi yapıyorum. Bilirsiniz nasıldır.. Yok gelmiyor. "Ben bu kapıdan çıkmak için girdim eve" demediği kaldı. Hımmm o zaman B planı.
Evin dışından dolandım, gittim onun favorisi olan sinekliği parmağımın en ucuyla açtım. Bedenim ise neredeyse komşunun evinde. O derece mesafeli bir ilişki halindeyim yani. Ne bileyim canım belki laubalilikten hoşlanmıyordur di mi ama? Yoksa ben onu çoktaaan kucaklayıp beslemeye başlamıştım bile. Hatta beklese pilav bile yedirirdim (kediler pilav yer mi acaba?)
Kedi "ne acayip bir insansın sen ya" dercesine kapıdan çıktığı gibi karanlıkta kayboldu.. diyemem çünkü henüz aydınlıktı.

Ek işim itirafçılık benim.. Evet ben bir hayvankorkağım (buna animafobi demek istiyorum; şu anda kafadan attım). Çocukluğumu anlatabileceğim sağlam bir psikiyatrist, hipnozcu, NLP'ci, veteriner, kasap, barınak sahibi.. vs arıyorum.
Sonraki günlerde o kedi başka arkadaşlarının da alıp, bizim evin dibinde az dolanmadı. Ben kendime kızmakla, onları beslemek istemekle mücadele edip durdum. Bu yaştan sonra değişir miyim bilmem... Ama en azından değişene kadar, balkon kapısını açık bırakan delikanlı ergen sıkı bir şekilde tembihlendi tarafımdan: "Bir daha açık bırakırsan seni kedilere veririm" diye de pekiştirdim :)) Hayvanlardan korkuyorum ama çocuk eğitiminde üstüme yoktur :p
Sıcak davranamadım, bari mesleki olarak gönlünü alayım dediğim kedi .D

13 yorum:

  1. yoky ok fil geliyo artık :)) bu ne yaa

    YanıtlaSil
  2. Toprak.. parmağını kaldırmış kabul ediyorum seni :)))) (bknz: başlık)

    YanıtlaSil
  3. Bi parmak da benden:))
    Şu psikiyatriste giderken beni de al yanına, korkuyorum arkadaş işte var mı diyecekleri:)))

    YanıtlaSil
  4. O elinden cep telefonu düşmeyen ergenlerden bizde de var bir kaç tane :)

    YanıtlaSil
  5. sadece ergenlerin değil kedinin de koku hafızasına önemli katkıda bulunmuş olmalı senin pilav..baksana eşi dostu da alıp pervane olmuş evin etrafında...iki sene sonra bi pilavcının önünden geçerken birden durup "bu koku...bu koku..." deyişini şimdiden görür gibiyim kedinin...çok mu geyik oldu ne :)daha da geyiği var...iyi ki telefonun sesi kedi sesiymiş..ya aslan kükremesi olsaydı..Bi de merdivenlerde aslanla karşılaşmak vardı...hafazanallah yeleli yeleli :)

    YanıtlaSil
  6. Müge ablacım,biraz geç yorun yazabildim ama..direk kahkaha attıgımı hayal edebilirsin...ve niye diye sormazsın tahmin ediyorum:)))))

    YanıtlaSil
  7. Leylaklı bacım benim, dr.a iki kişilik rezervasyon yaptırdım, geliyon mu ciğerim? :)))

    YanıtlaSil
  8. Asahhara, her şey gibi onun da bir dönem olduğunu umuyorum :)))

    YanıtlaSil
  9. Adsız Arslan, pilav da fena olmadı hani... ama yanında kuru fasulye de olsa fena olmazdı :))) onu da sen yap bari :))

    YanıtlaSil
  10. Blog'un girl'ü, tatlım benim.. kahkahanı kesinlikle duydum ve niye demeye en ufak bir cesaretim yok dermişim :)))

    YanıtlaSil
  11. :) bende o şehriyeler yandı kül oldu diye düşünüyordum ama, Adsız Aslan'a verdiğin cevaptan anladım ki güzel olmuş:))

    YanıtlaSil
  12. Cocuklugumu anlatabilecegim hipnozcu, kasap, barinak sahibi, veteriner, psikiyatrist ariyorum demissin ya hepsini ayni odada dusundum ve koptum:)))

    YanıtlaSil
  13. Muge ben sana yanlislikla Esin diye diye hitap ettim ya bu ya bir sonraki postuna. Hatlar karisti:)) Pardon...

    YanıtlaSil

hadi söyleyin bi şeyler :)