21 Ağustos 2010 Cumartesi

FİLM VE KİTAP OLARAK "SİL BAŞTAN"

Popüler olmuş film ve kitap okumaktan uzak dururum. Sanki çok ödül almış bir film, ya da çok baskı yapmış bir kitap, üzerine yüklenen o “mutlaka beğenilecek” önyargısı ile insanı ezer. Beklenti tavan yapar. O yüzden de hayal kırıklığı yaşadığım çok olmuştur. Bu kitabın çok baskı yaptığının farkında değilken, rafta görüp incelediğimde çok ilgimi çekmişti. Baskı skorunu bilseydim belki de, böylesi bir romanı okumaktan mahrum bırakacaktım kendimi.

“Sil Baştan” sihirli bir isim galiba… Jim Carrey ile Kate Winslet’in rol aldığı o muhteşem film de bu isimle vizyondaydı yıllar önce. Defalarca seyredip, her defasında ardında cevabı zor sorular bıraktı. Hem filmin kurgusu, hem oyunculuklar, hem de düşündürdükleriyle kendine bağlayan bir filmdi. Aynı isimli ama konusu tamamen farklı bu kitap da okurlarıyla aynı bağı kuracağa benziyor.

Hayatlarımıza hâkim olma/değiştirebilme yetimizin sınırlılığı bağlamında iki eser de birbirine yakınlık taşıyor gibi. Olacaklara nereye kadar engel olunabilir, ya da kaderlerimizi ne kadar değiştirebiliriz, sorularını sorduruyor. Şu olay öyle değil de şöyle gelişseydi, sonucu ne olurdu… Daha mı mutlu olurduk… Yoksa kader kendi haliyle mi bırakılmalı… Buna benzer soru işaretleri “Rastlantının Böylesi” filminde de akıllara takılmamış mıydı? Ya da olayları başa sarsak, bunun da bilincinde olsak, neleri yapardık ya da yapmazdık…

Ken Grimwood, en azından benim daha önce rastlamadığım türden bir kurguyla, akıp giden bir roman üretmiş. İlk başlarda “aa ne güzel… Keşke hayatımızın belli zamanlarına bir daha dönsek, yeniden yaşasak, aynı hataları yapmazdık, daha mutlu olurduk” dedirtiyor. Fakat ilerledikçe bunun o kadar da parlak bir fikir olmadığına ulaşılıyor. Okumayan ama okumak isteyebilecekler için fazla açık vermeden yazmaya çalışacağım. Korkmayın…

Aynı zaman dilimlerine tekrar tekrar geri dönmenin ilk andaki şaşkınlığını attıktan sonra, önceki yaşamlarındaki olumsuzları eleme, olumluları pekiştirme peşine düşen iki insan... Tekrar öleceklerini bilmenin, vakitlerinin kısıtlılığının bilincinde olmanın getirdiği planlama gereği, yeri geliyor muhteşem şeyler yaşıyorlar, yeri geliyor geri tepiyorlar. Üstelik bir de sadece kişisel hayatlarını düzenlemek de değil. Yapmak istedikleri, dünya çapında bir kişisel yardım oluşturma, bu deneyimlerini dünyanın gidişatı lehine çevirme çabasına dönüşüyor. Geri dönüşlerde daha önceki yaşamları hatırlama avantajlarından dolayı, duygularını da unutmamaları sonucu, yinelenen yaşamlarında “o aşk” hep korunuyor.

İşte tam da bu noktada “Sil Baştan” filmiyle, “Sil Baştan” romanı aynı durakta duruyorlar: Aşk sağlamsa, hiçbir engel tanımıyor. İster hafızanı sildirmeye çalış, ister ölüp ölüp diril…

Kitabı soluksuz okurken, sürekli değişen fikirlerime karşın, sonunda önceden de sahip olduğum kanım değişmedi: Yaşanan yaşanmıştır iyisiyle kötüsüyle. Varsın öyle kalsın. Alınacak ders var idiyse, onu tekrar yaşama isteğiyle düzeltmeye çalışmak değil, gelecekteki yaşamda o deneyimi kullanmakta fayda var. Unutulması hayırlı olacak anılar, yara olarak kalsa da, yaraya bakıp hayıf hislerine gark olunacağına, “bu yara bana şunu öğretti” diyebilmenin dayanılmaz hafifliğine ne dersiniz?


Şebnem Ferah'ın "Sil Baştan"ını da es geçmemek lazım, di mi ama? ;)

3 yorum:

  1. Öncelikle böyle bir yazı yazdığınız için çok çok teşekkür ederim.

    Sil baştan isimli kitabı okuduktan sonra aynı isimdeki filminde aynı konuya sahip olup olmadığını araştırırken bu makalenize denk geldim.

    Gayet güzel açıklamışsınız :)

    Diğer makalelerinizi de merak etmedim değil :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Araştırmanıza faydası olduysa ne mutlu bana! :) Çok sevindim!
      Filmi de mutlaka izleyin, çok tavsiye ederim :)
      O zaman tekrar yazın bana, düşüncenizi merak ederim.

      E hadi o zaman okuyun diğer yazılarımı da :D

      Sil
    2. ha bir de, şu yazıma bir göz atın isterseniz. Bu da o filmle ilgili bir yazı:
      http://mugesandik.blogspot.com/2010/01/unutmak-isteriz-ya-hani-bazen.html

      Sil

hadi söyleyin bi şeyler :)