21 Mayıs 2011 Cumartesi

VAR MI CEVAP VERECEK OLAN?


Yerli yabancı bir sürü sitcom seyreder dururum yıllardır. Her ne kadar artık düzenli olarak izlediğim sitcom kalmadıysa da, hâlâ yayında olan yeni ya da eski birçoğunun genel gidişatını iyi kötü bilirim. Gerçi bizdeki sitcom'lar, uluslararası normlara uygun sürelerde değiller. Yabancı sitcom'ların süresi 20 dk ile 30 dk arasındayken, bizimkilerin 90 dk.yı bulanları da var. Dramatik dizilerin bile 90 dk. olması hem izleyiciyi, hem de diziye emek verenleri yorarken, sitcom'ların bu kadar uzun olmasını anlamak hepten zor. Her hafta bir sinema filmi çeker gibi... Yayıncı ve yapımcıların (her işin sonunda en çok teşekkür edilen güruh) seyircinin dikkatini 90 dk. üzerlerinde tutma çabası mı, "ne kadar uzun olursa o kadar çok reklam geliri elde edilir"vari bir yaklaşım mı, ya da "kısa olursa seyredilmez" endişesi mi var acaba? Az ilaç yazan doktora güvenmeyen bir milletiz ya, acaba bu da onun gibi bir şey mi? Ama öte yandan "1 Kadın, 1 Erkek" gibi bir örnek de var. Kısa olmasına karşın seyirciyi kendine zevkle bağlamış durumda. Demek ki aslında içeriktir önemli olan (şahsen yani).

Benim sitcom denince aklıma ilk gelenler "Seinfeld, Friends, Coupling, Married with Children" gibi yabancı olanlar. Uzun süreler boyunca dikkati hiç dağıtmadan seyirciyi eğlendirmiş işler bunlar. Friends biteli yıllar geçmesine karşın, tekrarlarını izlemekten hâlâ büyük zevk alırım. Ve yine de izlememiş olduğum bir bölüm mutlaka çıkar. Türk yapımlardan ise "Avrupa Yakası". Gerçi o da sonradan iyice uzun sürelere ulaşmıştı. Şikayetçi değildik doğrusu. Onun da tekrarlarından sıkılmıyorum, ki tekrar izlemekten pek de hoşlanmam. Demem o ki, içeriğin zekice tasarlanması ve fark edemediğimiz ama çok da iyi bildiğimiz ayrıntıların yakalanıp kurgulanması, asıl önemli olan unsur sanırım. Ayrıca oyuncuların kattıkları... Kağıt üstünde belki de çok fazla parlak görünmeyen replikler, başarılı ve kendinden katabilen oyunculuklarla, yıldız gibi parlak hale gelebiliyor.


İki gün önce gazetede bir yazı okudum. Yeni başlayan bir yerli sitcom'u eleştiriyordu: "gene aile halleri... gene anne, baba, çocuklar... çocukları üzerine kurdukları hayâlleri gerçekleşsin isteyen ebeveynler ve bunlara uymak istemeyen gençler... bu dizide oynayan şu şu başarılı isimler bile bu diziyi kurtaramaz" minvalinde eleştiriler.
"Avrupa Yakası, En Son Babalar Duyar, Türk Malı, Benim Annem Bir Melek, Çocuklar Duymasın", yenilerde de "Başrolde Aşk, Babam Sağolsun" hemen ilk aklıma gelenler. Hepsi de temelde aile odaklı. İşyeri ya da eğlence olan mekânları da destekleyici yan odaklar. Başarı düzeyleri eşit olmasa da, adından söz ettirmiş diziler. Ha bunların hepsini de bitimsiz bir zevkle izlediğimi söyleyemem. Ortak noktaları nedir? Hepsinde düzgün bir anne-baba figürü (Türk Malı hariç ama toplum normalarına aykırılık yoktu yine de); iyi bir öğrenci ya da iş sahibi olan/olmaya çalışan çocuklar (yani tu kaka diyebileceğimiz karakterler yaratılmıyor genelde); komşuluk ya da arkadaşlıklar. Hiçbirinde Friends'te olduğu gibi bekâr insanların başından geçen durumlar yok. "Türkiye bunlara hazır değil" mi deniyor? İyi de niye bunca yıldır bunca seveni var bu dizinin? 

Varmak istediğim yer şu: Nasıl bir sitcom olsa zevkle izlerdik? Toplumumuzun ya da RTÜK'ün baş parmağını sallamadığı nasıl bir kurgu olsa, televizyonun başından kalkmak istemezdik? Hadi diyelim ki gene aile odaklı olsun, raconu bozmayalım: nasıl bir anne/baba, nasıl çocuklar vs vs olsa, "evet yaa işte farklı bir çizgi, farklı bir yaklaşım" derdik?

Evet, gerçekten merak ediyorum :)

18 yorum:

  1. gerçekten komik olmaları şart ama komik olmak için suyunu çıkarmasınlar ve arada gözlerimiz de dolsun, hem hüzünlenelim hem gülelim. Öyle bir şey. Hayatın içinden olsun, gerçek ve samimi hikayeler olsun bir de.

    YanıtlaSil
  2. aile sitcomlarında bi mükemmelik gözümüze sokulmaya çalışılıyor. Gelenek göreneğe uygun olsun vs vs... ama nedense aykırı söylem kullanarak başlangıç yapanlar en çok raiting alıyor. İlginç! Burada toplumsan bilinç altı yasaklara marak duyuyor gibi bir sonuç çıkarabilir miyiz bilmiyorum. Neyse, uzun mesele, ben de zaten iyi bir izleyici değilim. Avrupa Yakası bir ara izlemiştim, yabancı dizilerden "Heores", bir de, neydi, adı aklıma gelmedi sen hatırlarsın belki, hapisteki abisini kurtamak için hapishanenim krokisini dövme yaptırmıştı, bir de şu estetik cerrahları olduğu sıradışı dizi vardı... İkisinin de adı dilimin ucunda ama, dedim ya düzenli bir izleyici değilim.
    LOST'u saymıyorum. İzlemeyen kalmadı sanırım.

    siteni ziyaret sırasında sayende bir dergi ile tanılmış oldum, henüz inceleyemedim ama teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Bu zamandan sonra izlenecek "sitcom" kalmamıştır bence. 1998 yılında Andrew Niccol kalemini masaya bırakıp yazdıklarını Peter Weir'e sunduğunda ve o da seti kurdurup Jim Carrey'i aradığında "sitcom"lar artık tükenmeye başlaycaktı zira bu üçlü "Truman Show"u çektiler. İzlenebilecek tek dizi Truman Show'dur... Bence...

    YanıtlaSil
  4. Ben Avrupa Yakasının üstüne daha bir sitcom görmedim yakın zamanda.

    YanıtlaSil
  5. bu çoktandır aklımda var... karakterlerin dış dünyalarına tezat durumdaki iç dünyalarının hep birlikte sergilendiği ve izleyiciyi hem şoke eden hem de zaman zaman üzüp zaman zaman güldüren sahnelerle dolu bir sit-com izlemeyi çok isterdim. yani bu diziyi izlediğimde etrafımdaki kişilerin arka sokakları üzerine bir merak oluşmalı bende...
    izleyicide 8yani bende) farkındalık yaratmalı... trt nin siyah beyaz dönemlerinde yayınlanan dallas ın izleyici üstünde böyle bir duş etkisi olmuştu... insanların göründükleri gibi olamayacaklarını belki de ben bu dizi ile keşfetmiştim... gerçi çocuktum o zamanlar, yaşam deneyimim pek yoktu, belki de bu farkındalık zamanla oluşacaktı ama bu dizi erkende olsa bu etkiyi yapabilmişti... şimdi izleyeceğim sit-com da günümüz dünyası, insan ilişkileri ve sıradan yaşamlar ile sıradan insanlar hakkındaki düşüncelerimizi altüst edebilsin isterim. :)

    YanıtlaSil
  6. bunu ben de merak edıyorum

    cunku acıya kıtlenmıs bı toplum olduk
    bu yapıdayken
    oyle bı gecer zamankıler
    yaprak dokumlerı gıbı acı tabanlı dızılerın en cok raytıng aldıgı donemlerde

    acaba gulmeyı sevmıyor muyuz
    hala eskı zıhnıyetlerdekı gıbı cıddı ve agır durmak daha mı gecerlı bu toplumda
    gulen ınsan hafıf ınsan !
    dusuncesınden mı kaynaklı bu yaklasımlar dıye dusunmeden gecemıyorum
    ve sordugun sorunun cevabını ben de beklıyorum sevgılı muge

    YanıtlaSil
  7. bence cana yakın olsun özgün olsun bir kere, farklı konular farklı karakterler. Kendini tekrar eden şeyleri oldum olası sevmem zaten.

    birde yabancı dizileri olduğu gibi kopyalıyorlar bazen, onların espri anlayışları ile bizimkiler zaten birbirini tutmuyor.

    YanıtlaSil
  8. Aslıcım, ana hatları bu olmalı değil mi?

    YanıtlaSil
  9. Spiderweb, hemen o dizilerin adlarını yazayım dur: Prison Break ve Nip-Tuck :) 1.cisini düzeli izlemiştim ve çok da sevmiştim. 2.yi pek izlemeyemedim. Ama beğeneni çoktu.

    Ayrıca söylenemeyeni söyleyen birileri çıksa değil mi? :) Aslında herkesin bildiği, yaşadığı ama dile getiremediklerini çatır çatır yapan bir sitcom olsa mesela? Ama zor sanırım bu ülkede :(((

    YanıtlaSil
  10. İnsan olun biraz,

    Truman Show'un başarısı tartışılmaz. Ama sitcomları tüketme etkisini anlayamadım..

    YanıtlaSil
  11. Asahhara, çok haklısın :)

    YanıtlaSil
  12. Ruşencim, çok güzel bir yorum ve analiz!! "Arka sokaklar" şahane bir tanımlama!!

    YanıtlaSil
  13. Öykücüm, gülmeyi tabii ki seviyoruz.. ve aslında kolay da gülen bir toplumuz.. her yanımız aslında mizah dolu.. ama öte yandan, bir o kadar da çile çeken bir toplum..
    sorumun cevabını gerçekten bilmiyorum.. ama burada yazılanlar çok hoşuma gitti :)

    YanıtlaSil
  14. ]-[erbiRenk,

    Özü aynen bu ama pratikte ne kadar zor kim bilir :)

    YanıtlaSil
  15. Truman Show'dan sonra çekilen hiçbir sitcom, hiçbir dizi başarı kazanamayacaktır. Çünkü hiçbiri Truman kadar gerçek olamayacak...

    YanıtlaSil
  16. Hemen taklit edelim o zaman :)

    YanıtlaSil
  17. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

hadi söyleyin bi şeyler :)