18 Ocak 2010 Pazartesi

Anneme oyuncu olduğumu söylemeyin, o beni diş hekimi sanıyor



Tiyatroyu seviyorum. Oyunculuk eğitimini daha da çok. Sonu oyunculukla bitmese bile verilen eğitimlerin hayat boyu faydasını görmek mümkün. 2001'de Ali Poyrazoğlu'nun öncülüğündeki Amatör Gençlik Tiyatrosu kapsamındaki eğitimlerle başlayan büyülü süreç, şimdi de Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde devam ediyor.

Bir öncekinde biz öğrencilere şan, dans, sahne, dramaturji, eskrim ve diksiyon derslerini tümüyle bu işlerde profesyonel ve başarılı olmuş insanlar vermişti. Sesimizi, nefesimizi, bedenimizi kullanmayı ve entelektüel birikimlerimizi dürtüp üzerine doyumsuz eklentiler yapılan yoğun bir dört ay geçirmiştik. Sonunda da elemeler yapılmış, kış boyunca iki oyunda oynamıştık. Hayatımın yorgunluk tarihinde, hemen ikinci sırayı alan bir süreçti. Birinci sırayı bebekli dönemlerim alsa da, iki yorgunluk sürecim de mutluluktan yorgunluğumu anlamadığım süreçlerdi. "Lânet olsun, çok yorgunum, pes ediyorum, havlu atıyorum artık" demedim asla.

Bir koca gün 'Hamlet'in bir satırıyla geçer mi? Geçermiş meğerse ve ben her dakikasında Shakespeare'in dehasına hayran kalıyordum. Üç kez yanyana yazılmış aynı kelime, üç ayrı ton ve hisle dile gelir mi? Gelmeliydi ve hepsi de farklı ruh hallerini yansıtıyordu.
Nefes akciğerlerin sadece üst tarafına doldurulunca nasıl da yetersiz kalıyormuş meğerse. Diyaframı dürtmeyen nefese nefes demem, demeyi öğrenmiştim. İçinde yoga prensiplerini de barındıran nefes ve beden egzersizleriyle mistik bir spor çalışması da yapıyorduk. Gittikçe daha esnekleşmiştik.
Türkçe yazıldığı gibi okunmayan bir dilmiş meğerse. "Gideceğim" diye yazılmasına aldanmamak lazımmış. "Gidicem" demek yanlış değilmiş. "Gidiyom" değil ama... "Ağır" değil "ağar", "kâğıt" değil "kâğat", "değil" değil "diil"...
Şimdi de benzer bir dönemdeyim ve yine çok zevk alıyorum. Hocalarımız sabırlı ve öğretmeye çok hevesli. Ödevler bu kadar mı eğlenceyle yapılır, yapılıyor vallahi.

Tiyatronun iki büyük insanının öğrencisi olmak bile bir onur. Keşke daha genç olsaydım da, bu işin okuluna gidebilseydim, dediğim tek meslek oyunculuk. Ama buna da şükür diyorum ve yeni ödevime hazırlanmak üzere yazıyı bitiriyorum sayın okur ;)

2 yorum:

  1. "teyturacı mı olcen' başımıza," derdi benimki olsa. kolay gelsin..

    YanıtlaSil
  2. Konservatuara hazırlanmak istediğimde babam da öyle demişti, ama benim "1. tiyatro devri"ne yetişti ve çok destek verdi.. 2.yi göremedi, göremiyor, ama eminim gökyüzündeki o yıldız aracılığıyla bana bir beşlik çakıyordur :)

    YanıtlaSil

hadi söyleyin bi şeyler :)