Çocukken "büyüyünce ne olmak istiyorsun" şeklindeki bayıcı soruya (ki o zaman bayıcı gelmiyordu), değişik dönemlerde farklı cevaplar verdim hep.
"Pastaneci olmak istiyorum";
Çocukluk işte... İstediğim kadar pasta, çörek, börek vs yiyebilmemi sağlayacak tek meslek buydu benim için. Hani bir de iştahı kabarık bir çocuk olsam. Yoo, öyle de değildim ama 'çocukluk halim'in iştahı fazlaymış zaar. Charlie'nin çikolata fabrikasındaki arsız çocuklar misali, para kazanma derdiyle değil, dilediğimce pastalara dalıp çıkmak niyetiyle çok hayal kurmuştum. Netekim, kazık kadar üniversite öğrencisiyken, bir arkadaşımın pastane sahibi amcası vardı. Bir gün beni de aldı götürdü pastaneye. Kulise de girdik haliyle. Ve ben, tepside kalmış susamları bile beş parmağımı yalaya yalaya yemiştim. Krem şantileri de parmak marifetiyle hüplettiğimi itiraf ediyorum.
"Çocuk doktoru olmak istiyorum"
Kendimi bildim bileli çocuk sevdim. Önceleri kendimden küçük bir kardeşim olsun istedim hep. Ama bunu istemeye başladığımda, annemler o defteri çoktan kapatmışlardı. Yine de sipariş verdim ama dinlemediler beni. O zaman da okulda, sokakta kimsesiz çocuk bulsam da eve götürsem, onu kendime kardeş yapsam diye bakınmaya başladım. Millet kedi köpek götürür, ben insan yavrusu. Hatta ilkokul 3 ya da 4'teyken, yağmurlu bir günde, okulun bahçesinde ıslanmaktan sıçana dönmüş bir kız çocuğu gördüm. Gözümde japon çizgi film kahramanlarınınkine benzer bir ışık parladı. Hemen yanına seyirttim. Önce hafif bir yardımcı olma ayağı çekip, ardından hemen "evin, ailen var mı" diye sordum. Sonuç tabii ki hüsran.
Sonra artık oyuncak bebeklerimle idare etmeye başladım. Bir gün bir tanesiyle oynarken, ona söz verdim: "büyüyünce çocuğum olmazsa, mutlaka evlât edineceğim" diye (yani ben büyüyünce anne de olmak istiyordum). Ve eşimle artık çocuk sahibi olma zamanımızın geldiğine hükmettikten bir süre sonra hâlâ olmadığını görünce, o sözüm geldi aklıma. Tam sözümü tutayım diye niyetlenmişken, çubukta 2 çizgi göründü.
Demem o ki, çocuk delisi bir vatandaş olarak, hasta çocuklara şifa dağıtmayı istedim bir aralar. Hasta da olsalar, bol sayıda çocukla olmaktı niyetim. Niye vazgeçtiğimi aşağıda anlatacağım.
"Avukat olmak istiyorum"
Evet, haksızlığa dayanamam a dostlaaar!! Hakkımı yedirtmediğim gibi, yedirtene de kol kanat olurum. Gerekirse onlara alt yazı geçer, yine de savunmalarına yardımcı olurum. "Şunu şunu dedin mi" diye sorduğumda, gerekenleri söylemeyen birinin yerine geçip, muhatabının yanına uçan tekmemle ulaşıp, "ayrıca bir de bıdı bıdı bıdıııı" diyesim gelir. Bunun da vazgeçiş nedeni ilerleyen satırlarda zikredilecektir. Sakin olunuz (sakinseniz de, aynen devam ediniz).
"Psikolog olmak istiyorum"
İnsanları avutmayı seviyorum. Mutsuzluklarına elimden geldiğince çare üretmeyi seviyorum. Dinlemeyi seviyorum. Başka bir bakış açısı sunabilmeyi istiyorum. Ha bunu kendimde ne kadar uygulayabiliyorum.. Zaman zaman çok zor. Bazen de şıpın işi.
Çocuk doktorluğu, avukatlık ve psikologluktan vazgeçme nedenim ise duygusallığım idi. Özdeşleşme endişem ve karşımdakinin sorunlarına fazla girip, kendimi de onu da yorma kaygım. Hatta daha da ileri gidip, bir güzel oturup ağlama eşliğine de girebilirdim. Hele hele bir çocuğun kaybına tanık olma ihtimalini düşününce bu hayallerimi kenara çektim.
23 yıldır yapmaya devam ettiğim mesleğimde, hem çocuklar var, hem de psikoloji. O yüzden bu mesleği ve uzmanlığı seçtim. Her meslekte olduğu gibi stresler oluyor tabii ki ama büyük problemlere neden olmadı şimdiye kadar. İnşallah bundan sonra da olmaz.
Hastalarım mı bendeki çocuk tarafı canlı tutuyor, benim zaten çocuk kalan tarafım mı hastalarıma iyi geliyor bilmiyorum. Ama neden-sonuç ilişkisine bakmadan diyebilirim ki, elim ayağım tutana kadar bu işi yapmak isterim.
(Not: halihazırda 'yaşlanınca' oyuncu ve yazar olmak istiyorum.)
:)
Yazınızı okuyunca aklıma Sunay Akın'ın bir şiiri geldi :
YanıtlaSil"Yarısını tuttum
çocuk doktoru
olmamı isteyen anneme
hasta yatağında verdiğim sözün
doktor olamadım ama
çocuk kaldım "
hep çocuk kalabilmek dileğiyle ...
Tomrukcan, şahane katkın için çok teşekkür ederim. Bayıldım! Unutmayacağım bu şiiri :)
YanıtlaSilDaldan dala gönül gezdirmişsin ama sonunda seni mutlu eden işi bulmuşsun. Herhalde mutlu azınlıktan birisindir:) Çocuklarla çalışmak ne keyiflidir:) Nice sağlıklı ve neşeli bir iş yaşamı diliyorum:)
YanıtlaSilDiş Hekimleri :)
YanıtlaSilne güzel , hepsi bir arada bulunmuş bir yerlerde , iyi de olmuş :)
YanıtlaSilher doğurttuğum bebeği coşkuyla karşıladım...
YanıtlaSilama çocuk sevgim "seni uzaktan sevmek....aşkların en güzeli..." şeklinde:))
içimdeki çocuksa hala duruyor:)))
Sinemcim, evet buldum ama o da çok bilinçli bir şekilde olmadı. ÖSS'de kazandım ve gittim. Tek bildiğim insanlar üzerine çalışmak istediğimdi.
YanıtlaSilSağolasın :)
CherrybLossomgirl, öyle olmuş değil mi? :))
Cepaynacım, içinden nasıl geliyorsa o. Tadını çıkar ;)
kızım da hastan olacak ama çok yakında değil. biraz daha büyümesi lazım. ona kalsa hemen yarın takmak istiyor teli :)
YanıtlaSil:)) erken yaşta çok hevesli olurlar, çabuk da bıkarlar. Hayatta takmam erken yaşta, ancak çokkkk ihtiyaç olursa.
YanıtlaSilNe güzel, bahaneyle seni de tanımış olurdum :)
yazınızı okuyunca 2007 yılında aynı konu üzerinr yazmış olduğum blog yazım geldi aklıma paylaşmak istedim sizinle de
YanıtlaSilhttp://kelimelerarasinda.blogspot.com/2010/08/buyuyunce-ne-olacagm.html
Hoşgeldiniz Yasemin Hanım :)
YanıtlaSilHemen bakıyorum yazınıza. Teşekkür ederim paylaşımınız için.
İyi geceler :)
anladığım kadarıyla tiyatroyla ilgileniyorsun; ne güzel; ben de oyuncu olmak çok isterdim sanki bazen kıvırabilirmişim gibi de geliyor ama emekli falan olunca yazmak; iyi bir roman falan güzel olurdu.
YanıtlaSilBuarada ben seni niye "komşu blog" yapmamışım Müge :)))
Emekliliği beklememek lazım aslında. Yani eğer iş temposu izin veriyorsa ve gerçekten de isteniyorsa..
YanıtlaSilAh roman deme bana :) içimde kaldı.. uzun süreli konsantrasyonlar bana göre değil sanırım.. ama çok istiyorum.. bir gün mutlaka..
E olalım hadi komşu.. nasıl olunuyor? :)))
Pes diyorum Müge! Pastacı olmak istiyorum diye yazmışın ya, ben de çocukluğumda (ve hala) :) tatlı,pasta gibi muzır gıdalarla akraba olmayı sevdiğimden, "pastacıyla evlenicem" derdim... tabii görüldüğü üzre hangi pastacı; dükkan rızkını yiyen biriyle evlenmek ister allasen :))) kaldım mı böyle pasta hayaliyle bir başıma ben. O yüzden ben de baktım olmicak :P ne pastayı ne de bu konudaki çocukluğu bıraktım... aynen Tomrukcan' ın yorumunda olduğu gibi. Ama yine de beklemek lazım derim ben; zira hain planlarım var olacaklarımla ilgili :))) nınınınını !! (bu efekt hain bir film müziğidir)
YanıtlaSilDoktor olmanın bana en uygun olacağını bilmeme rağmen öğretmen oldum. Ve aynı nedenler özdeşleşeceğimden emindim. şimdi en azından "neden öğrenemiyorlar yaaa" diye üzülüyorum.. diğer nedenle üzülmekten çok daha az üzücü ne de olsa.. sevgiler..
YanıtlaSilMomentos, aslında soru "eşin hangi meslekten olsun" olsaydı, senin istediğini ben de istiyordum küçükken :)))
YanıtlaSilSevgili Zuihitsu, öğretmen misiinn?? Ne güzel!!! Çok takdir ettiğim, saygı duyduğum ve emekleri ödenmeyecek bir meslek.. Biraz geç olsa da, öğretmenler günün kutlu olsun :)
YanıtlaSilHım pastacı eş isteyen Momentos'um varmış..:))
YanıtlaSilMüge meslekleri seçebilme şansımız o kadar azdı ki.Güzel sanatlarda okumak isterken kendimi Makina Ressamlığında buldum.teknik ressam oldum.Benim istediğim sadece resim çizmekti.Siyah ve Beyazda kalmak değil..:)Daha sonra İşletme fakültesi ilave eğitimle İktisat diploması..Şimdilerde üni de çalışan kardeşim psikoloji içinde bizim okulun öğrencisisin Psikolojiye de başlayabilirsin diyor..:))
Evet seçme şansımız yoktu, aslında şimdiki çocukların da yok.. Bu sistem böyle devam ettikçe :(((
YanıtlaSilPsikoloji!! Neden olmasın??
:)
Sende bu enerji varken hem de :)