Güzel okulum |
İki gün sonra gelen telefonda sevinç ve heyecandan sesi kendinden geçmiş arkadaşım, beşimizin de sınavı geçtiğini müjdeledi. O sevinçle toplantı binasını terk ettiğim gibi, kendimi İstiklâl'e attım. Önüme gelene "biliyor musunuz, sınavı geçtik!!!" diye bağırasım gelmişti.
Çalışmalara yine aynı okulda başladık. Okuduğum okul olması bağlamında da hoş bir başlangıç olmuştu. Birkaç dersten sonra babamın kalp sıkıntıları artmaya başladı. Derse devam konusundaki disiplin nedeniyle, mazeret bildirip, katılamadığım zamanlar oldu.
Elimde ödevim olan Shakespeare'in Romeo ve Jülyet'ini babamın uyuduğu zamanlarda ara ara okuyarak, hastane odasında refakat ettiğimin ertesi gecesi babam gitti. Akmak isteyen kan o gece yavaşlamaya, gün be gün donmaya, sonunda kurumaya kadar ilerledi. Bir gayret birkaç derse devam ettim, hatta ödev de verdim. Ama yok, ı ıhh, olmuyordu. Aklım giden babamda ve dirayetli ama üzgün annemde iken, konsantre olmakta zorlanıyordum. "O gün babanız ölse, sahneye çıkmak zorundasınız" diyen zihniyeti kabullenmek ne mümkündü. Hele de mesleğiniz değilse, her şeyden üstün gelmiyorsa, düşünmeniz gereken başka öncelikleriniz ve sorumluluklarınız varsa.
O değerli hocaların bana katabileceklerini gözüm görmez olmuştu. Üzülerek de olsa veda ettim.
İçimde sınav geçmenin gururunu saklayıp yeni düzene ayak uydurma telaşına girdim. O günlerden çook sonra bir gün eşime şunu dedim ve şu an bile düşünürken hem içim sızlar, hem de gülesim gelir: "Bir kez daha tiyatro yapamazsam, vasiyet ediyorum. Mezar taşıma yazdır: Tiyatroya doyamadı." Hakikaten komik ama çok içten istedim bunu.
Velhasıl-ı kelâm, Varan-2, birinciden çok daha kısa sürdü ve hüzünlü bitti. Ondan sonraki dönemler bol miktarda yazmakla geçti. Epey de verimli bir süreçti.
Aaa benim tiyatro serüvenlerim de amma melodram kıvamındaymış yahu. Yazdıkça bir hoş oldum. Neyse merak etmeyin, daha güzel anılarla bir sonraki tefrikada buluşacağız. Çünkü o mezar taşı siparişime gerek olmadığını zaten birçoğunuz artık biliyorsunuz (ref: bol "-na'lı ödevler).
Müge'cim ne özel bir tutkuymuş sende tiyatro.
YanıtlaSilGözlerim doldu okurken inan.
Tiyatro ile birbirinize dayacağınız güzel günler diliyorum sana.
Sevgiyle kal:)
Öncelikle başın saolsun , mekanı cennet olsun babacığının...İçinizdeki tiyatro aşkına hayran oldum .Okurken Kız Lisesi adını görünce gözlerim yuvalarından çıktı.Kız lisesi mezunu bir izmirli olaraktan özlem duydum okuluma.Kızlarla geçen çılgınca 3 yılın ardından hasret kalmıştık o tarihi yapıya.Okul sıralarında dinlediğimiz hikayelerle de okula daha da aşık olurduk.Bazen rüyamda hala okulun pilav gününü görürüm.Mezun olarak gelmek hiç kısmet olmadı.Meğer ne dertliymişim okuluma karşı :( .Hüzünlerle karışık okuduk yazınızı , tiyatro sahnesinin tozunu yutan bir daha vazgeçemez miş o sahneden.Bende söyleyenlerin yalancısıyım.Keyifli akşamlar
YanıtlaSilSağol canım Özlemcim..
YanıtlaSilİçimizdeki karnaval'cım, ne güzel okul kardeşiyiz desene!! Gerçekten de özel anlamı olan bir okuldur. 2 sene önce kızım SBS'de ilk yerleştirmede orayı kazanınca çok sevinmiştik. Ama sonraki yerleştirmede okulu değişti. Olsun.. okulumun gönlümdeki yeri hâlâ çok özel.
Ve o toz evet.. nasıl bir şeyse artık :)))
Neyse ki Varan-3'de herşeyin daha güzel olacağının işaretini almış olduk... Bu arada sevgili babanıza Allah'tan gani gani rahmet diliyorum... Selam ve sevgiler.
YanıtlaSilPS: Mim için teşekkürler. En kısa zamanda ilgileneceğim inşallah...
İzmir kız lisesi :)
YanıtlaSilHakikaten, hep bir şey çıkmış. "Tiyatroya doyamadı." Blogunun tepesine yaz bari :))
Deliler Teknesi, daha fazla "yaprak dökümü" havası yaratmak istemedim valla :)))
YanıtlaSilPS:Mimi bekliyorum! ;)
Francesca'cım, dur dur yazmama gerek kalmadı.. yani umarım.. yani inşallah.. kalmasın lütfeeenn :)))
YanıtlaSilKız lisesi?? sen de mi yoksa?
İKL mezunu olmak hala ayrıcalık benim için.Okul hakkında uydurulan hikayelerde.Aynı okulda okuduğumuza şaşırdım ve sevindim.Sevgilerimle
YanıtlaSilCanım öncelikle başın sağolsun mekanı cennet olsun kabri nurla dolsun babacığının:(
YanıtlaSilÖylesine bir sevincin ardından böylesine bir acı yaşamak çok zor olsa gerek.Yazının sonundan Varan 3 ün pek keyifli olacağını anlamış bulunmaktayım ve merakla bekliyorum.
Sevgiler..
başın sağolsun , hayalleriin peşinden koşup tiyatroya biraz daha tutunman dileğiyle..
YanıtlaSilCanlarım bu tefrikanın konusu olan olayları, 2002 sonbaharında yaşadım. Babamı yeni kaybetmedim yani.. Yine de çok çok sağolun..
YanıtlaSilO da sürekli yazan bir insandı. Bloglara ve benim blog'uma yetişebilmesini isterdim. Eminim onun da bir blog'u olurdu.
sevgiler herkese :)
Yok yok ben değil :) Adını duyuyorum da ondan öyle dedim. Ben İstanbul'luyum :)
YanıtlaSilLeylak'cığım sağolsun güzel bir blogla tanıştırdı beni.2005 yılında emekli olmadan üniversite sınavına girdim.Puanlar belli olunca da Konservatuarı aradım.Tiyatro bölümünün özel sınavı için.Çok uzatmayayım yaşım 40 küsur olduğu için alamayacaklarını söylediler.Yıkılmıştım:))
YanıtlaSilÇok sevgili Pie Kurabiye hoşgeldinn!!
YanıtlaSilBenim de en kıskandığım öğrenciler, konservatuar öğrencileridir. Ben yaşımın artık geçtiğini öğrendiğimde 37 yaşındaydım :(
N'apalım kısmet :))
Allah korusun nasil bir soz oyle!
YanıtlaSilMuge seninki tam bir tutku. Dilerim hep seni mutlu eden seylerle ugras. Yazma yetenegini babandan almissin tahminimce. Genlerinde var senin yazmak, cizmek, tiyatro, edebiyat.
Tiyatroya döndüğünü bir mim cevaplarında öğrendiğimden halen devam ediyor olmana çok sevindim. İnsanın istediğini yapabilmesi yaşama tutunmasının en büyük nedenidir.
YanıtlaSilDevamını diler sevgiler gönderirim.
Didemcim, genlerin etkisi büyük değil mi? :)
YanıtlaSilSevgili Yaşamın Kıyısından, ne güzel demişsiniz.. inanın defalarca okudum cümlenizi.. çok etkilendim.. sağolun :) benden de size kocaman sevgiler...