6 Aralık 2010 Pazartesi
Bir Kuru Kafa Aranıyor
Leylak Dalı'ndaki Desdemona'nın mendili ve kendi ödevlerim derken, Shakespeare'le sıkı fıkı günler geçirmekteyim.
Shakespeare, tiyatro tarihinin baş yapıtlarına hem annelik, hem babalık yapmış değerli ve çok zeki, aynı zamanda yaratıcı bir yazar. Övgüleri dizi dizi yapmama hiç gerek yok; herkes biliyor zaten. Gittiğim dört tiyatro kursunda da onun eserleri verilen ilk ödevlerden, çalışılan ilk eserlerden olmuştur. Onu ucundan acık da olsa anlayan, çözen zaten yol almaya başlamış demek oluyor. Tümden çözebilmek için okullar bitirmek, bol bol ondan okumak, oynamak, satır satır hazmetmek gerekiyor. Zor iş...
İlk kursumda günlerce 15-20 satırlık bir tiradı ezberlemekte nasıl da zorlandığımı hatırlıyorum (sene 1323 :p). O zamanlar üçüncü sınıfa giden oğlumun, ya da bire giden kızımın eline kitabı tutuşturup, ezberimi takip etsinler derken, çocuklar o yaşta Hamlet okumaya başlamışlardı. Eşime de takip ettirebilirdim ama, bundaki amaç biraz da çocukların bu eserlere dikkatini çekmekti. Şimdilerde ergen olan evlatlarım Shakespeare'in tüm eserlerini yalayıp yuttular dermişim (yalannn :D).
Şimdi iş ezberlemekle de bitmiyor. Çünkü birkaç satırda bir değişen duygular nedeniyle ses tonlarının değişmesi ve vücut diline de yansıması gerekiyordu. Günlerce sadece o tirad üzerine çalışmanın zevki ve bir oyuncu adayına kattıklarına olan şaşkınlığım ve hayranlığım hâlâ geçmiş değil. O yüzden de hep ilk çalışılan eserler onunkiler oluyor. Hamlet, Romeo ve Juliet, Macbeth, III. Richard ve son olarak da Huysuz Kız.
Mesela nefes çalışması olarak da Hamlet'teki Horatio'nun bir tiradı çalışılır. Güncel ve modern konuşma alışkanlıklarımızı bir kenara bırakıp, devrik ve şiirsel diyaloglara nefesi unutmadan ama tükenmeden de can vermek işini başımıza yıkarken, Shakespeare bizi nasıl da zorlayacağını bilmiyordu galiba :)
Gerçi anladım ki, Anton Çehov da başka bir kulvarda aynı işi yapmakla meşgulmüş. Shakespeare oynamak, Çehov oynamak ve Brecht... Zor iş...
Geçen hafta melankolik Nina, depresif Treplev derken (Çehov/Martı), bu hafta da Huysuz Kız Katherina'nın şirret naturasına bürünmemiz isteniyor. Nina'nın havasına girelim diye, hocamız bize "Bu sabah yağmur var İstanbul'da" şarkısını içinizden düşünerek oynayın diyordu. Bu defa da acaba "ahh şöfeeer şöfer"i düşünün mü diyecek ki? Hani maksat acık roman yırtıklığına bürünmek olsun.
Velhasılı kelâm, pastörize olduk, şizoid gitgellere az kaldı :))
(Not: Yaşı kaç olursa olsun, öğrenci öğrencidir derim ben. Cuma akşamki derse Huysuz Kız'ı hazırlayacaktık. Ama o akşam buraya Macbeth oyunu geliyor diye hocamız, dersi iptal edip hep birlikte oyuna gidelim dedi. Havada kaptık tabii. Hem belki biletimi gösterince, bana sözlüden 100 verir :p)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
benim kafayı kurutun alın, sanata feda olsun :))
YanıtlaSilVayy, sanat için kafanı feda ediyorsun ha! Helal olsun sana Toprak :) Şekspir'in kemik iliği kanlanacak valla... :)))
YanıtlaSilMüge ne cevherler varmış sende, her yazında ayrı bir şaşkınlığa bürünüyorum. Bizim evin er kişisi de amatör tiyatro yapıyor, evin içinde çoğu zaman replikler havada uçuşuyor. Başlarda Lâl anlamıyordu, babam kiminle konuşuyor diye epey soruyordu :)) Roman şirret naturası için sulukuleye gelecektin ki, süper olurdu :))
YanıtlaSilGökşencim, dur daha, ben aslında Meryl Streep'im diyeceğim :)))
YanıtlaSilAslında bu benim çocukluğumdan beri istediğim bir şeydi, ama kısmet yetişkinlik yaşlarımaymış. Buna da şükür.
Er kişiden alışkınsınız o zaman, sen ve LÂL ;) Aynen ben de o haldeyim..
Bu hafta bolca "Cennet Mahallesi" izlemeli :)))
Ne güzel, insanın istediğini elde etmek için çaba sarfetmesi...
YanıtlaSilHayran oldum...
Müge öğretmen olarak söyleyim ki böyle durumlarda kanaat notu kullanılır, kesin geçtin sen. Replik ezberlemene falan gerek yok, kurs sonunda git karneni al:)))))
YanıtlaSilYalnız böyle giderse Şekispiyer komasına gireceksin, her ihtimale karşı alerji ilacı al yanına:)Hele dünkü oyunu görsen hücceten gidebilirdin:)
En derin sevgilerimle arrividerciiiii Rooooma...
ben ilk lady macbeth le tanışmıştım Shakespeare le, kendisine vurgunluğum o zamandan beri sürer. orta sondaydık ama ne yalan Shakespeare in l.m nin sonunu böyle öngördüğünü öğrenince biraz kızmıştım. o kadar entrika bir kadın gözümde, olsa olsa son sahnede kralın yeni karısı olarak bukle düzeltir diye düşünmüştüm hep. gözlerimi entirika repliklerinde kısar, kendime niyeyse suzan avcı havası vermeye çalışırdım. bildiğim tek kötü kadın oydu.
YanıtlaSilkomedi çalışırken emrahı yada nihat doğanı düşünmeni tavsiye ederim, acımayla gülme arası bir ifade oluşuyor insanda. öte yandan sana bir kuru kafa mı lazım bebeğim, hemen uçururum ben senin için, ne de olsa hamurumda l.m var :))
MÜGE'CİM ,bakıyorum tiyatro çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor..Sahne çalışmalarını yada provalarını izlemek isterdim.
YanıtlaSilTİYATRO yu izlemek,daha sonrası,sahneye çıkmadan önceki işin mutfak kısmı her zaman ilgimi çekmiştir..
Eğer sakıncası yoksa sahne aldığınız bir gün seni izlemek isterim..:))
Ne güzel bir uğraş içindesin Müge'cim, çok keyifli okuması, yaşarken nasıl keyif alıyorsundur kim bilir?
YanıtlaSilSevgiyle kal...
Sevgili Ebruli Günce, tekrar hoşgeldin :)
YanıtlaSilİsteyince oluyor diye bir klişe attırayım hemen :)) Şaka bir yana, evren duyuyor bir şeyi çok arzu edince ve eninde sonunda da gerçekleşiyor.
Sağolasın :)
Leylakcım, örtmen bacım benim, ne de güzel demişsin. Bunu hemen buradaki hocama da ileteceğim. Kalkmasın bana, biraz daha melankolik demelere :))) Hamurumdan melankoli çıkarmam için, çok çabalamam gerekiyor bazen :))
YanıtlaSilŞekspir alerjisi için de, panzehir olarak Abiye Kuzu düşünüp, nötrleşmeyi düşünüyorum :)))
y., sevgili y.,
YanıtlaSilKösem Sultan versiyonlarından gelen bu kanımıza l.m. vız gelir tırıs geçer :))
Hımm Emrah ve Nihat Doğan.. çok iyi fikir.. biraz da Azer Bülbül ile titretsem fena olmaz di mi? :)
CWRM'cim, evet mutfağı bana da hep çok çekici gelmiştir. Çocukken bir gösteri sonrasında hep kulise gitmek isterdim; hiç olmazsa o havayı teneffüs etmek için.
YanıtlaSilProva ya da bu türden ödev çalışmalarına dışarıdan ziyaretçi kabul etmiyor hocalarımız, ama oyun çıkacağı zaman haber veririm sana.. İlgine çok teşekkürler :)
Sevgili Özlem, gerçekten de çok keyifli.. Çok sağolasın!! :)
YanıtlaSilbüyük bir hayranlıkla okudum. hayatına bu kadar şey sığdırmana gıpta ettim ve ot gibi geçen hayatım yüzünden kendime gıcık oldum :)
YanıtlaSilne güzel bir hobin var...belki bir gün seni seyrederiz ; tüm blogdaşlar toplanıp :))))
YanıtlaSilAyucum, hadi bi gayret.. merak etme ben hep böyle değildim :)
YanıtlaSilminimalist'cimm, kim bilir belli mi olur ;)
YanıtlaSilBroadwayyy mesela :ppp
müge,
YanıtlaSilkuru kafa ile çalıştığımız anatomi dersleri geldi aklıma:)))
kolay gele arkadaşım,zevkli bu işler belli ki:))
ankara?
YanıtlaSilCepaynacım, ben de bu başlığı bulduğumda, aynı durum oldu :)) Çünkü bize de tüm vücut anatomisi vermişlerdi.. Tıplılarla aynı anda ders görürdük.. her türlü kemik havalarda gezerdi.. kadavra muhabbetine girmiyorum artık :))
YanıtlaSilkirliselpak, Ankara'ya turneye mi gelelim diyorsun acaba diye, havalı bir hale soktum kendimi :))
YanıtlaSilhocam benim kafayı almaya gelen olmadı, kafa elimde bekliyorum halen :)))
YanıtlaSilyolluyom hemen çocuğu.. ama iyice temizledin di mi?
YanıtlaSilkafalara gelmek bu mu oluyor acaba? :))
Shakespare oyunlari ben de cok severim. Butun aile sana yardim edelim derken edebiyatci olmuslar ha? Cok hos. Tiyatro kursuna bayildim, ne guzel hobilerin var. Inanilmaz medeni cesaret isteyen birsey.
YanıtlaSilDidemcim, hoşgeldinnn!!
YanıtlaSilSorma, o cesaret bende çocukluğumdan beri var. Eş dost hep anlatır :))
Bazen kendimle de yetinmez, mahallein çocuklarını toplar, onlarla gösteri hazırlatırdım; kimi şiir okurdu, kimi şarkı söylerdi, kimi de dans ederdi. Spot ışığı olarak da koca bir el lambası kullanır, yüzlerine tutardım. İzlemeye gelenlerden de para toplardım :))) Yani sahne sanatları kanıma işlemiş benim :)