Emniyet
teşkilatına hitaben bir suçlunun ağzından yazılmış bir yazı değil bu. Sadece
kelimeyi çaldım. Kim bu “aynasızlar”?
Sözlük anlamıyla
“ayna” denen eşya ne işe yarar? Geçilir karşısına saçlar taranır, düzeltilir.
Makyaj yapılır. Tıraş olunur. Dişler fırçalanır. Kaşlar alınır. Kaslara bakılır vs vs vs…
Yapılan faaliyet her ne olursa olsun, temelde aynaya bakarak kendimizi bir
toparlarız. Bizi görecek, bize bakacak olanlara hatta olmayanlara bile
hazırlarız kendimizi. Amaç “başkaları için iyi görünmek” gibi gözükse de, iyi
göründüğümüzü bilmek en başta bize iyi gelir. Mesela biz kadınlar, sabah makyaj
yapıp çıksak, bütün gün bir daha aynaya bakamasak bile, o makyajın orada
olduğunu bilmenin bir morali ve özgüveni vardır ve bu bize iyi gelir. Farkında
olsak da olmasak da, aynadaki aksimizin önce bize iyi geldiği kesin. Biz ondan
memnunsak, başkalarının ne düşündüğüne kafa yormak/yormamak ikinci plana düşer.
Aynaya bakmayan
ya da bir şekilde bakamamış insanlar nasıl göründüğünü bilemez haliyle… Tipinde
bir kayma olup olmadığını, saçının olmadık bir şekilde bozulup bozulmadığını,
renginin soluklaştığını, kravatının kaydığını veya düzensiz bir sakalla hiç de
hoş olmadığını bilme şansına sahip değildir haliyle… Bu görünümüyle de ona
bakanlarda bir göz kirliliği sıkıntısı yaratabilir. Çapaklı bir göze, burunda
kurumuş bir akıntıya, arkadan sarkmış bir topuza, yakası ters dönmüş bir
gömleğe pek de saygı duyasımız gelmez, gözümüzü kaçırırız, “niye kendine dönüp
de bir bakmaz ki?” diye eleştiririz, belki de “bir ayna bul da, kendine bir
çeki düzen ver,” deriz, belki bunu da diyemeyiz, kendi haline bırakırız.
Diyebiliyorsak, (burası önemli!) kadın ya da erkek çoğunluk bunu kale alır ve
kendini düzeltmeye gider.
Şimdi geleyim
soyut olarak “ayna” kavramına… Hiç uzatmadan doğrudan ve kısaca açıklayayım:
“Aynasızlar” kendine, yani yaptıklarına, dediklerine, tavırlarına,
yaklaşımlarına dönüp de bir bakmayan, bir falso varsa göremeyen insanlardır.
Lafını söyler,
gider. Tepkisini koyar, gider. Bakışını fırlatır, gider. Onlar için tek doğru
vardır: Kendileri. Algı yelpazesi başkalarına geniş, kendine dardır; açıları
öyle geniştir ki herkesi en iyi kendi gördüğünü sanır. Ama kendine yelpazeyi
kapalı tutar; çünkü o zaten “ibret-i âlem” vesikasıdır. Herkes ondan feyz almalıdır. “İç bakış”
açılarının toplamı on beş dereceyi geçmez. Geometrik şekillerden “yamuk” onlar
için en uygun olanıdır, ama o kendini eşkenar üçgenin tepe noktasında görür. Her
yaptığı örnek alınası bir derstir (Aaa lütfen oturun da ondan iki lokma
faydalanın yahu!). Her dediğinde haklıdır (Aaa saçmalamayın, o tabii ki sizin
göremediğinizi görür). Sakın ola ki eleştirmeyin! (Hem siz kim oluyorsunuz da,
ona ters düşüyorsunuz?) O en deneyimli, en görgülü, en bir mürekkep yalamış
olan, en güzel analizlerden en nadide sentezlere yol alan, tümevarımların en
tümdengelmişidir. Tümünüze varmakla
kalmaz, siz giderken tümünüzden önce geri dönendir. Her konuyu bildiğini
sanmakla kalmaz, bilmese bile onun akıllara zarar bir aklı vardır; halleder
icabında. Bir şeyi ille de yaşamış olması gerekmez; onun empati grafiği daima
soldan sağa-aşağıdan yukarıya ilerler. Şap diye anlar halinizden. Ama anladığı
hal ve buna vereceği destek yolunda mutlaka kendine bir uğrar. Övmeyebilir
kendini ama olayı kendine yontarak olası bir ters geri dönüşün alt yapısını da
döşer (Hem zaten siz ne bileceksiniz ki yahu!). Onlar onaylanma ve ayakta alkışlanma
müptelâsıdırlar. İlkokuldaki kırmızı kurdelelerini yakalarından hâlâ çıkaramamış
bebelerdir. “Aferin” demeseniz bile, “ba ba ba amma güzel laf ettim,” diyerek
alkış seanslarını tek başlarına da sürdürürler. Onlar assolist psikolojisine
saplanmış, ilgi odağı keşleridir. Ayrıca sizden sürekli onları anlamanızı,
anlayış abideliğinin nirvanasında konuşlanmanızı talep ederler. Ne kadar samimi
çaba gösterseniz de, anlayış atmosferiniz onlara yetmez, uzaya kadar açılmanızı
beklerler.
“Aynasızlar” kısaca
böyledirler. Şimdi aranızdan maazallah onlara “hoop bi dakka arkadaş, o öyle
değil!” diyeniniz çıkarsa ilk tavsiyem, öncelikle sinirlerinizin sağlam ve
bedeninizin dinlenmiş olmasıdır. Neden? Çünkü bu vatandaşlar çok fena yorar
adamı. Daha da ileri gidip ona bir “ayna” tutacak olursanız, size hemen bir
kahramanlık plaketi hazırlatayım, hak ettiniz doğrusu. Hani o yukarıda “burası
önemli” dediğim yer var ya, hah işte şimdi yeri geldi: bu bizim aynasızlara
“kendine bir çeki düzen ver” derseniz, sizi laflarıyla, hatta belki tükürükler
savurarak, iki seksen yere çalar. Çizgi filmlerdeki gibi, bağırırken dalga
dalga ileri fırlayan çatal dilleri, alev saçan nefesleriyle öyle bir yerle bir
ederler ki, eşekten düşmeyi bile buna yeğlersiniz.
Aynasızlar,
aslında inadına, “eşya olan ayna”ya özel ilgi duyarlar. Çünkü kendilerini
madden de çok beğenirler. O müstesna beyin ve kalplerini sarıp sarmalayan
cisimlerinde en ufak bir falsoya izin vermezler. “Örnek insan”lıklarını öyle
benimsemiş ve öyle onaylamışlardır ki, sizlerin karşısında
kötü görünmek istemezler; örnek’likleriyle sizi aydınlatmak onların hayat
felsefesidir. Takdire şayan bir çaba değildir de nedir bu, sorarım size?
Ama heyhat! Bu
sadece aynadan kaçan, yetememezliğine kılıf bulma şampiyonu, açıklarını örtbas etmek isteyen,
savunma mekanizmalarının şahı bir insanın çırpınışıdır sadece.
“10 derste bu
insancıklarla baş etmenin yolları” diye bir kitap vs mutlaka vardır. Ama
okumayın bence. Çünkü bu insancıklar ancak kazanda eritilip, bir kısımları
buharlaşıp da kimyasal değişime uğrarsa değişebilirler. El netice: Can çıkmadan
huy çıkmaz. E o zaman anca giderler…………
Onlara İlhan İrem'den bir şarkı gelsin: "İşte hayaat yine akıp gidiyooorr, işte hayaaat sensiiiz de yaşanıyoor..." :)))
Şahane bir yazı..
YanıtlaSilMüge buna benzer bir yazı dün gece yazdım bende kırmızı ajandama.Doldum doldum taştım.Verdim veriştirdim böyle aynasızlara.Malesefki hepimizin hayatında var(!),olmasada bir şekilde geçeni var!
YanıtlaSilDiyeceğim o ki kalemine sağlık...
Meyra'cımm, sen beni anladın, ben de seni...
SilYazmayı işte bu nedenden de çok seviyorum. Ohhh bi rahatlıyor insan yahu :))
Yaşam aslında bir aynadır nasıl bakarsan veya görmek istersen öyle yansır sana aynasızlar acaba nasıl bakıyorlarkiiiii)))))sevgilerimle güzel bir konuydu kalemine sağlık...
YanıtlaSil